6 Haziran 2010 Pazar

BUGÜNÜN İŞİ





Bir süredir dikkatimi çeken bir şey yaşıyorum. Sanki hayatımda her hafta farklı bir konu işleniyor ve tüm olaylar bu konu üzerine gelişiyor. İlk haftalarda farketmemiştim ama ardı ardına temalı haftalar geçirince bunun da ilahi bir plan dahilinde olduğunun farkına vardım.
Bu haftanın konusu affetmekti.
O kadar çok kişi ve olayla karşılaştım ki, geçmişinden yükler taşıyan ve geleceğe yansıtan. Kimisi ebeveynine, kimisi arkadaşlarına, kimisi şu anda yaşamayan kişilere. Herşeyin unutulmuş olduğu sanrısıyla sorunum yok derken, ardından o duyguların içine girince sanki nefretlerini ve acılarını şu an yaşıyormuşçasına yaşanan duygu yükü o kadar etkiledi ki beni.

Hepimizin yaşamında, izler bırakan, hatırladıkça tekrar tekrar kanayan yaralarımız olabilir. Olayın ne olduğunun önemi yok, hatta çok önemsiz bile olabilir. Hatta şu an yüzeye çıkarınca çok saçma, komik bile gelebilir. Önemli olan bu yaşanılmışlıkların bizlerdeki izlerinin ne olduğu. Eğer bizler yaşadığımız olaylar ve olayların kahramanlarıyla ilgili duygularımızı çözmeden geri plana atabileceğimizi sanıyorsak yanılıyoruz. Kiara Windrider'ın kitabında dediği gibi evde bir fare ölüsü gördüğünüzde bu leşi dışarı atacağımıza halının altına süpürdüğümüzde, ortalıkta görünmese bile bir süre sonra kokusu ortaya çıkacaktır. Ne yazık ki hepimiz zaman zaman bu yükleri çözmeden, unutmayı tercih edip, halılarımızın altına süpürüyoruz. Bir çözümmüş gibi gelse de bu duyguların kökünü kazımazsak içimizde derin yaralar bırakarak, hem de giderek büyüyerek yerini almaya devam eder.
Yazık değil mi geçirilen zamana. Biz pür ve ağırlıksız yaşayalım uğraşındayken tekrar yüzleşmenin korkusuyla geçirdiğimiz onca seneye.
Affetmek neden bu kadar zor geliyor. Bunu kişilere sorduğumda cevap olarak
en çok, affetmenin o kişiyi onurlandırmak gibi geldiği ve bunu hakketmediği söylendi.
"Nasıl olur da bu kadar kötülük yapan bir kişiyi affedebilirim?"
"Bunu yapmak kendime ihanet etmekle eş değil mi?"
"Şu anda yaşamayan birisini nasıl affedebilirim?"

Aslında hepsi bu seremoniden kaçış yolunun aranması. Aslında unutulan şey, affetmeyi diğer insanlar için değil kendimiz için yaptığımız.
Dünyadaki amacımız tam olmak, tamamlanmak değil mi?
Neden kendimizin bir parçasını, değer bile veremediğiniz birisine bağlıyarak yaşıyalım? Affetmemek aranızdaki bağın sürdürülmesi aslında. İki tarafın da serbestleşmesi için aranızdaki bağı koparmalısınız. Yoksa sizi sürekli geçmişe bağlayan ve balonun yükselmesini engelleyen safralar gibi dibe sürükleyen kancalarla, özgür olmayan yaşamlar sürersiniz. Bu konuları düşünürken şu da akla gelmiyor değil.
Hepimiz bazı düşünce alışkanlıklarımıza, dramlarımıza o kadar sarılmışız ki, kendimizi bunlarla tanımlamaya başlamışız. Bu duyguların elinizden alınacağını hissedince oyuncağı elinden alınmış çocuklar gibi ağlamaya başlıyorsunuz. Merak etmeyin, oyuncağınızı vermek dünyanın sonu değil, aksine yeni bir yaşama başlangıç. İnanın özgürlüğün tadı, alışkanlıklardan ve dramalardan daha tatlı.

Affedeceğiniz kişilerin bazıları hayatta dahil olmayabilir. Hiç önemli değil. Yaşamın sadece bedenle sınırlı olmadığını biliyorsunuz. Siz yeter ki affetmeyi isteyin. Kendinize affetmek için zaman ayırın. Bir tören düzenleyin. Oturun, içinizde bu kadar öfke uyandımış ve senelerce hayatınızı zindan etmiş duygunuzu tekrar yaşamaya izin verin kendinize. Herkes deli diyebilir ama, kişi karşınızdaymış gibi tüm duygularınızı dile getirin. İçinizde bir damla kalmayana kadar öfkenizi kusun. Boşaldığınızı hissettiğiniz anda ise şu cümleyi tekrar edin.

" Ey..... Senin ve benim karşılaşmamızın ve bu olayı yaşamamızın ilahi bir plan dahilinde olduğunu artık biliyorum. Senin içindeki ilahi ve kusursuz özü görmek için kendime izin veriyorum. Herşey aslında bir oyun. Sen ve ben bu oyunu oynayan değerli ve özel ruhlarız. Seni bana yaşattığın tüm bu duygular için, kendimi de içimde taşıdığım nefret duyguları için affediyorum. Aramızdaki bağı koparıyor ve sana şükranlarımı sunuyorum. İlahi akış içindeyim."

Düşündüğünüz gibi zor değil. Ardından gelecek özgürlük hissini tatmak için bile denemeye değer. Tekrar söylüyorum affetmek kendiniz için yapabileceğiniz en güzel eylem. Bugünün işini yarına bırakmayın ve özgürleşin.
Geçmişin yükleriyle, geleceğe yürüyemezsiniz.


Sevgiyle kalın


Erkan Sarıyıldız


2 yorum:

  1. Çok teşekkür ederim. 13 yıllık evliliğimi bitireli 8 yıl oldu. Fakat affedemiyorum. Bana yaşattıklarını, nefretimi günlüklerime yazdım. Fayda etmedi. Günlükleri kendisine okusun ve bana yaşattıklarını anlar diye düşünmüştüm.Ama nafile. Yazdıklarınızı 21 gün süreyle okuyacağım. Affetmeyi çok istiyorum. Umarım yararlı olur. Ellerinize sağlık...

    YanıtlaSil
  2. Değerli paylaşımın için çok teşekkür ederim Erkan, yazılarını her okuduğumda yeni bir farkıdalık yaşıyorum, çok iyi bir iş çıkartıyorsun tüm kalbimle sana teşekkür ediyorum.
    sevgiyle kal

    YanıtlaSil