18 Ağustos 2010 Çarşamba

UYURGEZERLER




İnsan, beden deneyimi yaşayan ruhsal bir varlıktır.
Yüzyıllardır bize sınırlı bir yapı olduğumuz, spiritüel deneyim yaşayan bedensel varlıklar olduğumuz öğretildiği için bu bakış açısı hepinize garip geliyor olabilir. Gerçekten herhalde kendimizi tanımaktaki ilk basamak bu bilgiyi anlamaktan geçiyor.
Yavaş yavaş  bu devrimci bakış açısını gözden geçirelim.
Ben yani "İnsanoğlu" çok katmanlı bir yapı. Bir çok boyutsallığı deneyimliyoruz aynı anda. Bir tarafımız dualitenin hakim olduğu dünyasal deneyimi deneyimlemeye çalışırken, bir yanımız herşeyin  üstünde, zamanın, dualitenin olmadığı bir alanda sonsuz yaratıcı potansiyel taşıyan tanrısal bütünü deneyimliyor. Bu iki yanımız aslında bir bütün olmasına rağmen insan deneyimini layıkıyla yaşabilmek için plan gereği arada bir perde mevcut. Biz doğduğumuzda tam bir bütünlük içinde deneyime başlarken yavaş yavaş gerçek yapımızı unutup, daha doğrusu unutturulup toplumsal bir varlık haline dönüyoruz. Maddesel dünyanın çekiciliğine kapılıp sadece beden olduğumuz illüzyonuna kapılıyoruz. Hayat gailesi denilen kaotik süreçlerden geçip milyonlarca konuyu deneyimliyoruz. Kendimize yapay bağlılıklar, bağlantılar oluşturup, özümüzün potansiyellerinden bihaber şekilde süreci tamamlıyoruz.
Son model donanımlı, yüzlerce fonksiyonu olan bir arabada 10 km hızla gitmekten farkı yok bu gidişin.
Kendimizin ne olduğunu bilmeden yaşıyoruz.
Maddesel hapishanelerde kendimizi kaybediyoruz.
Özümüzden uzaklaşıyoruz.
Gerçeği bilmeyi reddederek, gerçeğin ne olduğunu unutarak, gerçeği yoksayarak yaşamayı seçiyoruz.
"Ben bütün bunları reddediyorum. Dünyadan başka bir hayat yok. Bugün varız yarın yokolacağız." diye düşünüyor olabiliriz. Veya bize dikte ettirilen dogmaların insanı güçsüzleştirici, kendi potansiyelinin farkına varmaması için uğraşan bilgilerini kabul ediyor olabiliriz.
Evrensel en temel yasayı unutmayalım
İnsan özgür irade sahibidir. Seçimlerini kendi belirler.
Siz istemeden hiç bir bilgiyi kabullenme, inanma zorunluluğunuz yok.
Bir tek noktayı unutmayalım ki Dünya yeni bir enerjisel düzleme geçiş aşamasında. Bu aşamaların zor dönemleri sadece kendi potansiyelini bilen insanlar tarafından kolayca geçilebilecek. Ötesi karanlık.
Artık zamanı gelmedi mi?
Şu bilgiye ulaşınca şok olmuştum. Uyku sırasında insan üstbenliğinin ruhsal kapasitesinin %2' siyle yaşamını sürdürürken günlük hayatında yüzde kaçıyla yaşıyor?
Tahminlerinizi gözden geçirin.
%70-cevap hayır
%50-cevap yine hayır.
%100-kesinlikle hayır.
%10--Doğru cevap.
Normal bir insan ne yazık ki gerçek potansiyelinin %10'uyla tüm yaşamını sürdürüyor, gerekenleri yapıyor, işine gidiyor vs.vs.
%10 oldukça iyimser bir sayı, daha azıyla yaşayan milyonlarcasını da unutmayalım.
Uyanık gezdiğini zanneden insanoğlu aslında tam bir UYURGEZER olarak yaşamı idame ediyor.
Sistem çünkü sizin daha yüksek potansiyele ulaşmanızı istemiyor, çünkü gerçek gücünüzün farkına varmanızı istemiyor, çünkü sizin SİZ olmanızı istemiyor.
Saatlerin alarmları uyanma zamanının geldiğini hatırlatıyor.%100 ümüzü tekrar deneyimlemenin zamanını.
Başkalarının istediği kadar değil, kendi potansiyelimizin yettiği kadar yaşamanın tam sırası.
Üstbenliğimizin, boyutlar ötesi parçamızın rehberlğinden yararlanmanın, gerçeklere ulaşmanın, perdeleri kaldırmanın tam zamanı.
Tüm evren harekete başlama kararınızın arkasından size destek için bekliyor.
Herşeyin ateşleyicisi sizin KARARINIZ.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder