28 Temmuz 2010 Çarşamba

DUALİTENİN ÖTESİ


Hepimiz o kadar formlara takılıyız ki. Kendi normlarımız, normallerimiz, kurallarımız, kalıplarımız içinde mutlu, mesut yaşıyoruz. Buraya kadar sorun yok. Sorun ise bu kurduğumuz yapının dışındaki herşey bizim için ayrıksı, farklı, yanlış, zararlı, garip..... Bir diğer özelliğimiz olan YARGICI tarafımız hemen iş başına geçip asıyor, kesiyor, biçiyoruz.

Artık herşeyin bir bütünün eşit değerde parçaları olduğunu görme zamanımız gelmedi mi?

Kadın veya erkek olmuşsunuz, ne farkeder?
Sarı, siyah veya beyaz olmuşsunuz, ne farkeder?
Ateist veya teist olmuşsunuz, ne farkeder?
Homoseksüel veya heteroseksüel olmuşsunuz, ne farkeder?
Aydınlanmış veya aydınlanmamışsınız, ne farkeder?
Zengin veya fakir olmuşsunuz, ne farkeder?
Türk veya başka ırktan olmuşsunuz, ne farkeder?
Eğitimli veya eğitimsiz olmuşsunuz, ne farkeder?

Bir insanın bilinçli veya elinde olmadan taşıdığı bir özelliği yüzünden değersiz veya kendimizden ayrı görme hakkını nereden buluyoruz.
İnsanoğlu, dünya üzerindeki herşeyin beraber  görev paylaştığı bir organizma gibi hareket ettiğini görmeden, gücünü eline alamaz. Tabii ki bu durumda insaoğlunun ne kadar güçlü olduğunu bilen bazı karanlık güçler bizim bu YARGIÇ özelliğimizi sürekli kaşımak için ellerinden geleni yapıyor olacaktır.
Bütün bunlar DUALİTE oyununun birer parçası. Dünya yaşamında dualitenin mutlaka olması gerektiğini biliyoruz. Önemli olan bunun dünya deneyiminin bir parçası olduğunun farkındalığıyla, üstlenilen rollerin altındaki bütünün eşit parçalarını görebilmek.
H2O molekülü hangi formda olursa olsun ister su, ister gaz, ister buz aynı moleküler yapıda değil mi?
Aynı düşünce tarzını insan içinde kullanmayı bilmek lazım.
Bizlerin sınıflama, yargılama hastalığının içinde geçirdiğimiz boşa zamanları, GAİA'nın kurtuluşu için geçirmemiz gerekiyor. İnsan eliyle yaratılan krizlerin, insan hırsının ve açgözlülüğünün yarattığı büyük felaketlerin ( Burada özellikle Meksika Körfezindeki petrol kaçağının önemini vurgulamalıyız) onarılması için hepimiz elele verip çalışmalıyız.  

Tuttuğunuz elin kimin eli olduğunun önemi olmadan.

"Bütün bu olanlar benden uzak bana ne." diyebilir misiniz?
İnsanoğlunun yaşayabileceği tek alan olan DÜNYA'mızın geleceği, bizim de geleceğimiz demek.
Siz değişin, DÜNYA değişsin.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder