25 Ocak 2010 Pazartesi

EVREKA!!!! EVREKA !!!!



" Bana mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin ?" demiş Nazım.
Gerçekten mutluluk nedir, nasıldır, yenir mi, içilir mi?
Mutluluk tarif edilebilir mi?
Mutlu olmanın yollarını anlatan onlarca yazı , onlarca kitap görmüşsünüzdür. Hepsi kendince tarifler bu kelimeyi. Mutluluk bir şey değil, bir olma durumudur. 
"Hayatın amacı mutlu olmaktır" diye düşünür bir çoğumuz.
Peki bu duruma ulaşmak ve bunu korumanın sağlanması nasıl olabilir ?
En kısa cevabı herhalde BEN olarak yaşamak; mutlululuğun en büyüğü.
Ruhsal gelişim sırasında mutluluğun sağlanması ve süregitmesi için bazı ipuçlarını eğer içselleştirebilirsek hayatımız bir peri masalı kıvamında geçebilir.
Arşimet gibi bağırıyorum "Evreka , Evreka !!!!"
Ben de kendi deneyimlerimin ışığında arayıp tarayıp Erkan'ın mutluluk formülünü buldum. Şimdi paylaşma zamanı.



Şimdide  yaşayın. Sahip olduğunuz tek şey, şimdiki andır. Şimdi burada ne vara odaklanın ve andaki tamlığı deneyimleyin.
Vücudunuzun bilgeliğini dinleyin. Vücudunuz; durumun iyimi, kötü mü olduğunu size mutlaka gösterecektir. Bir olay karşısında karar verdiğinizde eğer vücudunuz size bir fiziksel veya duygusal gerilimi gösteriyorsa onu izleyin.
Gelen herşeyi tamamıyla kabul edin, onurlandırın ve öğreneceğinizi alın. Olanı olduğu gibi deneyimleyin ve olandan bana ne düşer bakışıyla hayatınızı geçirin.

Kendinize kendinizle kalabileceğiniz zamanlar ayırın. Bu zamanlarda meditasyon yapın, yapamıyorsanız en azından kendi seslerinizi dinlemeye çalışın. Sessizlikte, kendi üst benliğinizin saflığına direkt bağlanırsınız. Size yaşamınızın her alanında gerçek rehberlik sadece üst benliğinizden gelir. Kendinize zaman yaratarak üst benliğinizin sesini duymayı öğrenin.

Yaptığınız hamlelerde ve yaşam oyunlarında başkalarının onayını beklemeyin; kendinizin değerlerini keşfedin. Ancak böyle yaparak özgürlüğe yelken açabilirsiniz.

Başkalarını yargılamak, kendinizde bir şeyleri kabullenemediğinizi  gösterir. Şunu bilin ki affettiğiniz her insan sizin kendinize olan sevginizi arttırır. Başkasını affeden kendini de kolaylıkla affetmeyi öğrenir.

Bir kişiyi veya olayı yargıladığınızda, duruma iyi kötü damgası vurmuş olursunuz. Herşey ya da herkes anlaşılabilir ya da affedilebilir. Yargıladığınızda anlayışa giden yol kesilir ve sevgiyi öğrenme gerçekleşemez.
Korku temelli davranışlardan sevgi temelli hareketlere geçin. Korku hatıraların ürünüdür. Kendinizi Şimdi'ye ne kadar odaklarsanız geçmiş deneyimlerinizden kaynaklanan korkularınız o kadar azalır.

Dışardaki herşeyin sizin gerçekliğinizi yansıttığını bilin. Fiziksel dünya, sizin içinizin birer aynasıdır. Karşınıza çıkıp sizde çok kuvvetli sevgi veya nefret duyguları yaratan durumlar, size iç dünyanızı gösterir. Sizin en çok nefret ettiğiniz şeyler size  kendinizde en çok inkar ettiğiniz şeyi göstermektedir. Alacağınızı alın ve nefret duyduğunuz kişinin sizin en iyi öğretmeniniz olduğunu unutmayın.
En çok sevgi duyduğunuzun da kendiniz için en çok dilediğiniz şey olduğunu unutmayın. İlişkilerinizin sizin iç dünyanızın birer aynası olduğunu kabul edin. Bu bakış açısına geçtiğinizde kendinizi tam anlamıyla tanımaya başlarsınız. .

İçinizdeki kızgınlığı atın ve kendinizle savaşmayın. Kendinizdeki iyi ve kötü yanların tamamını kabul edin ve içselleştirin. Çünkü siz herşeyin bir toplamısınız.

Vücudunuzu zararlı düşünce, içecek ve yiyeceklerle kirletmeyin. Vücudunuz sadece bir yaşam destek ünitesi değildir. Bedeninizi  ruhunuzun evrimleşmesi için bizi taşıyan bir araç olarak görün. Her hücrenizin sağlığı sizin iyi olmanızı etkiler.

Hepinizin aklından "Mutluluğun formülü olur mu? Neler diyor bu adam ?" sorusu geçebilir. Bu bulduklarım benim formüllerim.
Hadi hepimiz kendi mutluluk formüllerimizi yaratalım. Hayatınızın her alanında farkındalıkla yarattığımız cennetlerimizi kuralım.
Çünkü hepimiz mutlu olmayı hakkediyoruz.


Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız

2 yorum:

  1. Mutluluk için benim formülüm, "zorunda olmamak". Hiçbirşeye zorunlu olmadığımızın idrakine ne kadar yaklaşabilirsek, o kadar mutlu olacağımızı zannediyorum.
    Örneğin; insanlar, kendilerinin başkalarından daha mutlu olmak zorunda olduğu şartlanması yüzünden kıskançlık hissediyorlar ve bu da onları daha da mutsuzlaştırıyor.
    Ya da, daha basit bir örnek vereyim; bir öğretmen, öğrencilerini ıslah etme zorunluluğu yüzünden şiddete başvuruyor.
    Bir de kaçamadığımız zorunluluklarımız var tabi ki yemek yemek, soğuktan korunmak gibi. Bunlar da cennet hayalinin ortaya çıkmasına sebep olmuş olsa gerek...

    YanıtlaSil
  2. Sayın hocam önemli bir konuyla beraberiz vede mutluyum çünkü yazıyorum,çünkü paylaşıyorum,belkide biraz olsun faydalı oluyorum,olmasamda değişmez ama benim yaptığım mutluluk bana göre bana yapılanlar değil,bunları ben yapmıyorum yaptırılıyorum benim mutluluğum çok şükür ki yaptıranım var her canlının olduğu gibi
    sevgiyle kalın

    YanıtlaSil