10 Mayıs 2010 Pazartesi

KIRMIZI HALI



Hiç başınıza geliyor mu?
Evdesiniz, bir şarkı aklınıza takılıyor, arabaya iniyorsunuz  aynı şarkı radyoda çalıyor.
Aklınızdan birisi geçiyor, o gün uzun süredir görüşmemiş olduğunuz o kişi size telefon açıyor.
Bir sorununuz var veya bir yere ulaşmaya çalışıyorsunuz, o gün birisi gelip size sorunun çözümünden veya o yerden bahsediyor.
Bir kitap okuyorsunuz orada değişik bir kelime görüyorsunuz, anlamını öğrendiğinizde bir bakıyorsunuz ki gün boyu o kelime karşınıza çıkıyor.
Bunlara tesadüf mü diyorsunuz?
Aslında hiçbir şeyin tesadüf olmadığını artık biliyoruz eminim. Tüm bunlar senkronisite( eşzamanlılık)  veya anlamlı tesadüf örnekleri.
Bir kısmınız "Herşeye bir anlam yüklemek zorunda mısınız. Tesadüf olamaz mı?
Artık buna da spiritüel bir anlam yüklemeyin" diyebilir.

*Yaşadığınız hiçbir şey tesadüfi değildir.
*Senkronisite gittikçe daha da artarak karşınıza çıkacak
*Önemli başka bir açıklama da bunları belki de siz yaratıyorsunuz. Geçirdiğimiz çok önemli süreçlerin en yoğun olduğu şu zaman diliminde yaratım gücünüz o kadar arttı ki. Belki de siz zihninizden geçirdiğiniz için düşünceleriniz maddeleşiyor.

Eşzamanlılık size iç dünyanızın dış dünya ile ne kadar uyumlu çalıştığını gösteren bir durumdur.
Evrenin size herşeyin nasıl birbirine bağlı olduğunu gösterme yoludur.
Eşzamanlılık size yaratım gücünüzü ve her an yaratımınızın arttığını ispatlar. Zihninizden geçen bir şeyin maddeleşmesi önce şaşırtsa da ardından bunu bir yaşam kolaylaştırıcı araç olarak kullanabileceğini bilmek çok keyifli.
Kişi spiritüel olarak geliştikçe içsel komutlarla hayatını şekillendirebilir. Herşey sizin önünüze imkanlar sunmaya başlar. Kendinizi flaşlar patlarken kırmızı halıda yürüyormuş gibi hissedersiniz. Önünüzde trafik açılır, sorununuzun çözümleri ayağınıza gelir, sizin hayatınızı kolaylaştıracak tesadüfler? sürekli olmaya başlar.
Bir şey daha çok dikkat çekicidir ki, siz bu eşzamanlılıkları farkettikçe olma sıklığı daha da artar.
"Herşey bu kadar basit mi? Peki neden bu aracı kullanmayı bilenler tüm imkanlara sahip değil?"
Yaratım gücünün devrede olması için önce basamaklarını gözden geçirelim
*İstemek
*Cevap
*Kabul etmek.
Evrene bir soru sorduğunuzda veya birşey istediğinizde mutlaka cevap gelir. İşin burası kesin.
Bundan sonrası ise evrenin size gönderdiği cevabı duyabiliyor muyuz? onu sorgulamalı. Cevap her çeşitte karşınıza gelebilir. Farkındalığınız yükseldikçe ve gözünüzü açık tuttukça cevabı görebilrisiniz..
Diğer bir sorun da evrenin size sunacağı şeyi almaya hazır mısınız?
Sizin içsel enerji düğümleriniz ve kalıplarınız bu lütfu almanızı engelliyor olabilir. Bizler gelecek olana yer açabilirsek, o şey hayatımıza girebilir. Hep şu örnek verilir kıyıda deniz suyuna sahip olmak için, içine koyacağınız kabın büyüklüğü önemlidir. Sizin kabınız ne kadar boş ve büyükse o kadarını alabilirsiniz.
Yani işin özeti yaratım için önce kendimizi çalışmalı ve gücümüzün farkında olmalıyız. Sonra gerisi kendiliğinden halloluyor.
Bu arada yaratım gücünden bahsedince zihninizden herhangi bir şey geçirdiğinizde olma olasılığı, düşüncelerinizden de sorumluluk doğurur. İşin bir de bu yanını unutmayın. Yokluk bilinci içinde yaşıyorsanız aynı zamanda sizin için kötü olabilecek şeyleri de yaratabilirsiniz. O yüzden ne düşündüğünüzü de yakından gözleyin.
Neden daha iyi bir hayata sahip olmayasınız ki?
 Evrenin imkanları sizin kullanmanız için bekliyor.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarııyıldız


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder