4 Mayıs 2010 Salı

MÜMKÜN MÜ?


Ne güzel bir gün.
Her yer pırıl pırıl, güneş ışığı yağmuru. Doğa uyanıyor kıştan bahara. Ağaçlar çiçeklenmiş bağır bağır,
"Yaşamak ne güzel." diyor. Duymamanız mümkün mü?
Etraf renk paletinin her rengiyle boyanmış. Mavi deniz, gökyüzü, mor erguvanlar, kırmızının en güzeli çilekler.
İçimden bir ses haykırıyor
"Yaşamak ne güzel." Söylememek mümkün mü?
Aldığım nefese, içimden taşan sevgiye, sevdiklerime, sağlığıma, göğsümde çarpan yüreğe herşeye şükürler olsun.
Diyeceksiniz sabah sabah bir sevgi kelebeği edası nereden çıktı?
Yüzleriniz o kadar asık, o kadar endişeli ve hayatı yetiştirmeye çalışan bir haliniz var ki.
Kaçımız sabah yataktan kalkarken:
"Ne güzel bir güne daha uyandım, aldığım nefese şükürler olsun." diye yeni doğumumuza şarkılar söyleyerek uyanıyoruz?
Ve kaçımız yaşamın güzelliklerinin şimdide saklı olduğunun ayırdına varabiliyoruz?
Hepimiz bir hayat gailesi denilen gayya kuyusundan çıkmaya çalışıyoruz. Zaten etrafta, gazetelerde, seyrettiklerimizde bizi bu kuyudan aşağı iten onlarca olumsuzluklar.
Bütün bunların bir yanılsama olduğunu artık farkedin. Ne oluyorsa, ne yaşıyorsak ve hayatı nasıl algılıyorsak bunun sebebi kendi filtrelerimiz.
Tüm yaradılışın temeli sevgiyle örülüdür.
Korku, nefret, yargı....Hiçbiri insanın özünde kayıtlı değil. Bunlar sadece içimizde sakladığımız iyileştiremediğimiz enerjilerin özümüzün üstüne ördüğü ağlar.
Bu ağları yırttığınızda altta sadece dingin bir sevgi bulursunuz.
Ben sevgiyim, Sen sevgisin, Herşey sevgi.
Tüm deneyimler bütünün parçası. Yaşamlarımızı ne olarak yaşarsak, hangi yolu seçersek seçelim hepsi kendine göre doğrudur. Kendi bilincimiz içinde yarattığımız her dünya deneyimi kendi içinde doğrudur.
Hepimizin önünde sonsuz sayıda oyun olasılığı var. Hangi oyunu oynayıp oynamıyacağımız tamamen kendi sorumluluğumuzda. Bolluk, kısıtlılık, neşe, heyecan, netlik, karışıklık, huzur, endişe, kalabalıklar içinde olmak, yalnızlık.......Hepsi size bağlı. Hayatınızı tanımlamaya çalıştığınızda, bilin ki hayat aslında  bu değil. Tanımlama hayatın gerçeğini yansıtamaz. Hayat olduğu gibidir. Fakat biz kendi algılarımızı yansıtıp buna "Gerçek" diyoruz. Yaşamlarımızı kendi algılarımız belirliyor.
Yaşam kendi akışında, kendi dinginliğiyle akıyor.
O bir, herşey bir, hep öyleydi ve öyle olacak. Hiçbirşey sonsuzluğun mutlak gerçeğini değiştiremez.
Hepimiz bütünün parçasıyız.
Evrenin akışına, hayatın güzelliğine bakıp,
"Yaşamak ne güzel" diye şükretmemek mümkün mü?

"Herşeyin ne kadar mükemmel olduğunu anladığınızda, başınızı arkaya doğru atıp gökyüzüne doğru kahkahalar atacaksınız."

Buddha

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız


1 yorum:

  1. Ben de bahar gelince yaşadığıma hep şükrediyorum. Bu güzellikleri görebildiğim için çok mutlu oluyorum. Şu anda bunları yazarken bile yüzüm gülüyor, her kezinde yüzünün gülmesi dileğiyle. SEMRA ÇALDEMİR

    YanıtlaSil