3 Mayıs 2010 Pazartesi

GİZLİ ODALAR


"Hayattaki göreviniz sevgiyi aramak değil, sevginin karşısına kurduğunuz engelleri aramak ve ortadan kaldırmaktır."
Rumi

Spiritüel gelişim yolu aslında korkudan sevgiye giden yoldur.
Bu yol yaşamın içine daha çok sevgiyi sokmak için tüm yaşamı gözden geçirmedir. Kişinin kendisini çalışması öyle güllük gülistanlık bir süreç değil. 
İnsanın en zor bakabildiği göz kendi gözüdür. İçindekileri tamamıyla kabul edememiş bir insanın gerçekten ama gerçekten kendi gözüne bakması pek kolay değil.
Bu gelişim sırasında en büyük yanılgılarımız, hep sevgi insanı, hep pür iyilik içerdiğimizi, ego adlı düşmanımızın? egemenliğini elimize alabileceğimizi zannetmek. Hiç unutmamamız gereken şeyi en çok unuturuz.
Bizler İNSAN'ız.
İnsan deneyimi yaşamak için gelmişiz buraya.
İnsanın taşıdığı tüm zaaflar, güzellikler, çirkinlikler, eksiklikler, tamlıklar hepimizde mevcut. Bizim kendimizi evrimleştirmeye çalıştığımız her an aslında yüzeyin altında yatan çok sinsi ve karanlık yanlarımızı görme olasılığımız daha da artıyor. Evrenin dengeleri insan için de geçerli.
Aydınlık tarafınız ne kadar güçlenirse, karanlık taraflarınız da o kadar güçlenir.
Zorlayıcı bir olay karşısında kızgınlık, nefret, korku gibi duygular yüzeye çıktığında ben bunları hissetmemeliyim, bu benim gelişmeme uymaz yanılgısıyla bastırmaya çalıştığımız çok olur. Fakat biz bu duygularımızı görmezden gelip bastırmaya çalıştığımızda ondan kurtulmuş olmuyor, tam tersi daha da güç kazandırmış oluyoruz.
Kendi korkularınızı deneyimlemekten korkarsanız bu duygu sizin karşınıza, daha fazla ve daha güçlü korkular çıkarır.
Siz bu negatif duyguların farkına varıp içine kendinizi sokup deneyimleye çalıştıkça egonuz sizi korumak amacıyla yine uzaklaştırır. Bu da bizler gibi kendini geliştirmeye adamış insanlar için en büyük başarısızlıktır.
Bu negatif duygulara yakından baktığınızda korkularımızın aslında kendilerinden korktuklarını farkedersiniz.
Yapmamız gereken önce kendimizi kabullenmek.
Kendimize şu sözleri söylemeliyiz

"Ben herşeyin toplamıyım ve ben olan herşeyi tümüyle kucaklıyorum. Kendi rahatlık veya rahatsızlıklarımla barışığım. İçimden ne ortaya çıkarsa çıksın onunla karşılaşabilirim, çünkü o da benim parçam. İlahi akış içindeyim."

Bu sözlerde ifade edilmek istenen iyi veya kötü her yönümüzü tam anlamıyla ve tam kabul edişle karşılamak.
Eğer içimizdeki negatif yönleri ortaya çıkıp yüzleşmeye izin verdiğimizde aslında ardından cesaretimizin hediyesi olarak tüm bunlar birer birer yokolmakta.
İlginç olan karanlık taraflarımızla, korku, depresyon gerginlik, düş kırıklığı, kızgınlık her ne formda olursa olsun beraber yüzleşebilip farkındalığa geçerseniz bir o kadar kolay ortadan kaybolacaktır.
Farkındalık dönüştürücüdür. Bilinçli farkındalık şifayı beraberinde sunar.
Bilmemeye, görmemeye çalışarak inkara başvurduğumuzda kendimizi mahkum ettiğimiz  sonsuza dek sürebilecek bir kısır döngüden, farkındalığa geçerek kurtulabilirsiniz.
İçinize dönün bir bakın. Kızgınlık hissi bulabilirseniz bir taraflarınızda bunu bir hediye gibi görün. Derinlerde sessizce duran ejderhanın yüzeye çıkıp ağzından alevlerini püskürtmesidir kızgınlık. Yüzeye çıkan canavar artık iyileşmek için hazır olduğunuzu gösterir. Kızgınlık hissinizin derinine inip sebep olan derin acıyı farkedip iyileştirdiğinizde geriye sakin sular kalır.
Odaya sabah güneşi dolduğunda her taraf ışıl ışılken dolapların içi karanlıktır. Ancak dolabın kapısını açtığınızda içine ışık girebilir ve karanlık ışığa yenik düşer.
İşte bunun ardından iki taraf birleşir ve BİR oluşur. Bu birleşme süreci sonunda her yönünü içinde taşıyan ve bunlarla barışık siz oluşmuşsunuzdur. Bundan sonra yaşamınızda özgür iradenizle hangi yönünüzü yaşamak istiyorsanız, özgürsünüz.
İçimizdeki gizli kutuları, dolapları bir bir açın ki ışıkla karanlığınız bütünleşsin.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder