30 Nisan 2010 Cuma

TOMURCUKTAN ÇİÇEĞE


Yaşamın kendisi en iyi öğretmendir. Çocukluktan çıkıp o umarsızca, beklentisiz yaşanılan çocuksu ilişkilerden, profesyonelllllll ???? erişkin ilişkilerine adım attığımda deneyimlerim bana şunu gösterdi:
"Her ilişkinin kendine özel bir dinamiği vardır."
Gerçekten kurulu bir ilişkinin içsel dinamiklerini, bir üçüncü kişinin anlamasına imkan yok. Kendi oluşturduğumuz kalıpların filtresinden başkalarını ilişkilerini anlamamız mümkün değil. İkili ilişkisel alışverişin dengeleri, tamamen kendine özgü parametrelerle belirleniyor. Hani  dıştan bakarsınız, tamamen zıt karakterli, kağıt üstünde olamaz deyip yargımızı belirttiğimiz ne çok ilişki vardır ki, bir bakarsınız yaşam içinde ideal bir birliktelik yakalanmış. O yüzden herkes ancak kendi ilişkisi için ahkam kesebilir.
Madem öyle, başkalarının ilişkisini değerlendiremiyeceğiz, öyleysa bakalım kendi ilişkilerimiz nasıl?
Aynı sınıfta 40 öğrenci olsa YAŞAM HOCA'dan aynı dersi 40 farklı şekilde aldığımızı unutmayalım. Hepimizin yaşam içinde kazandığımız deneyimlerimizi yine kendi filtrelerimizin şekillendirmesiyle içselleştirebiliriz. O yüzden de eminim hepinizin ilişkilere bakışı, ideal ilişki anlayışı, başkalarından beklentileri, en temelinde de hayata bakışları tamamen farklıdır.
Farkında mısınız hepimiz aslında kafamızda bir ideal insan çizmişiz ve onun arayışıyla zaman kaybetmişiz. Şöyle fiziği olmalı, böyle giyinmeli, beni yanında taşıyabilmeli (benim en çok eğlendiğim laf budur), bana kendimi özel hissettirmeli (bir diğer eğlence de bu), şunu almalı, şunu yapmalı, böyle olmalı....... Aslında bütün bu laf kalabalığının sadece bizim istemlerimiz olduğunu görüyorsunuz. Yani aslında hepimiz daha ilişkiye başlamadan karşımıza çıkacak insanların büyük bir çoğunluğunu elemiş oluyoruz, hemde acımadan. Koyduğumuz beklenti şablonlarına uymuyor musun, hadi bakalım gelsin diğeri.
Diyelim ki tüm beklentilerinizi kağıt üstünde karşılayan birisi hayatınıza girme hakkını aldı, peki sizce o kişiyi tüm özellikleriyle yaşayabilecek misiniz? Yoksa ilişkinizi kendi beklentilerinizin karşılandığı şekliyle mi sürdüreceksiniz?
Bizlerin karşımızdaki insana yapabileceğimiz en büyük haksızlık beklenti duymaktır. Kendinizi bir gözleyin bakalım ilişkilerinizde (bu ilişki illaki duygusal bir ilişki olmak zorunda değil) ne kadar gerçek sizsiniz ve karşınızdakine ne kadar gerçek kendisi olmasına izin veriyorsunuz? Yoksa onu kafanızda yarattığınız tipleme haline getirmeye mi uğraşıyorsunuz?
Çoğu zaman ilişkiler  düşünüldüğünde karşınıza siz ve sizin normlarınıza göre kontakt kurduğunuz bir başkası aklınıza gelir. Karşınızdakilerden beklenti duyarak karşınızdakilerin özgürlüğünü kısıtladığınız gibi esas tutsak ettiğiniz kendinizsinizdir. Çünkü beklenti duyulduğunda karşılanmayan, sizin kendi eksiklik hissinizdir. Yani aslında siz yazıyor, siz çiziyor, siz bekliyor ve sonunda siz üzülüyorsunuz. İkinci kişi ise bu durumda  sadece sizin oyununuzun figüranıdır.
İnsanları beklentilerinizden özgürleştirin. Bir deneyin bakın. O zaman nasıl özgür hissedeceksiniz kendinizi. Yapılan edilen her şey sizin kontrolünüz altında olmak zorunda değil. İşte o zaman her yeni an sürprizlerle dolu hale gelmeye başlıyor. Siz hiç sonunu bildiğiniz br filmi seyretmekten zevk alırmısınız ? Sonunu başını bilmemeye izin verin kendinize. Bırakın siz siz olun, karşınızdaki kendisi. Orjinal hallerinizle yaşayın ilişkilerinizi.
Beklenti ardından tanımlamayı doğurur. Tanımlama da kalıba sokar herşeyi. Kendimize kendimizi sorduğumuzda" Ben....... bir insanım." dediğinizde  de aynı şey söz konusu. Siz sadece kendiniz olun ve buna izin verin. İlişkilerinizi de bu kalıpsızlık ve tanımlamaların dışına taşıyın. Karşınızdakini çıplak ve maskesiz olmaya ve kendinize de bu güzelliği yaşamaya izin verin.
" Ben kendim olursam zarar görürüm, zayıf yanlarım anlaşılır."
Hepimizin korkusu bu değil mi?
Olmaya veya oldurmaya çalışırken yaşamın kutsallığını ve mükemmelliğini bozmuş olmuyormuyuz ? bir sorun kendinize.

"Bir tomurcuğun içinde sıkışık kalmanın riski, çiçek olarak açmanın riskinden daha acı doludur."
Anais Nin

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder