16 Nisan 2010 Cuma

KURBAN MODU


"İnsanların, kendileri için savaşmak yerine, kurban rolü üstlenerek  huzur buldukları  kurbanlar toplumunda yaşıyoruz."
Marilyn Manson ( Müzisyen)

Kendi hayatınızın sorumluluğunu üstünüze alıyor musunuz yoksa kurban olarak mı yaşıyorsunuz?
Bu soru herhalde kendimize soracağımız en temel sorulardan biri. Kişiler kendi başarısızlıklarını, kendi yaşam koşullarını, kendi eksikliklerini, başkalarına, sisteme, veya Yaratıcı'ya  yansıtma mekanizmasını kullanmayı çok seviyor. Sürekli bir şikayet durumu ve gerçeği görmeme sanrısı içinde kendi iç dünyalarında rahatlığı sağlamaya çalışıyor.
Genelde bu tip yansıtmaların ana cümlesi
"Bu benim suçum değil" ile başlar. Ardından anne-baba, patron, sistem, Tanrı, kader ; o anda suçu atabileceğimiz ne bulabilirsek cümle tamamlanır.

"Yalnız olmak, insanların beni sürekli üzmesi benim kaderim."
"Benim şu andaki durumumun sebebi anne-babamın beni güvensiz yetiştirmesi."
"Fakir olmamın sebebi, Tanrı'nın beni cezalandırması."

Halbuki görmüyoruz ki tüm bunlarda olayın esas sorumlusu biziz. Durum ne olursa olsun bu şekilde yaşamamızın sebebi bizim eksikliklerimiz, yetersizliklerimiz, seçimlerimizdir.
Ama tabii ki kimse kendisinin hatalarıyla yüzleşmek istemediğinden, kurban rolü üstlenmek daha kolay bir kaçış yoludur.
Çünkü insanın kendisini suçlaması, kendini eksik hissetmesi yani kendisiyle yüzleşmesi herhalde dünyanın en zor işi. Bunu yapmak yerine oluşan olaylardaki sorumluluğu başkasına atıp, en azından bir süre daha kendimizle yüzleşmeyi geciktiriyoruz. Hatta bazen yaşam öyle başlayıp, öyle bitiyor.
Esasında burada bizler kişisel rahatlama yapıyoruz zannederken, kendi gelişimimizi sabote etmiş oluyoruz. Bir yaşamsal patern sürekli karşımıza çıkıp duruyorsa yapılması gereken, başka şeylere suçu atmak değil, bu olayların gelişiminde kendi eksikliklerimizi görmekle işe başlamaktır. Yani kişisel farkındalığa geçmektir. Bu biraz önce söylediğim gibi gerçekten insanın en zorlandığı şeydir ama sonucunda geleceğiniz durum, gücünü eline almaktır ki artık önünüzde hiç bir engel duramaz.
İnsanın en büyük zenginliği, kendini ne kadar tanıdığıdır.
Bu farkındalığa geçmek için yapabileceklerimizi gözden geçirelim bakalım.
-Affetmek. Bizim ilerlememizi durduran bizi geriye çeken bu duygularımızı ve suçladıklarımızı affetmekle işe başlamalıyız. Kimse sizin başarısız veya mutsuz olmanızı istemiyor ve aynı zamanda kimse siz izin vermediğiniz müddetçe üstünüzde hakimiyet kuramaz. Suçladıklarınıza olan kininizi affediciliğiniz ile ortadan kaldırın.
-Dünyanın size borcu olmadığını bilin. Hiç kimsenin size borcu yok. Bir şey istiyorsanız onun arkasından gidecek olan sizsiniz. Hayat her zaman adil değil. Siz bir şey yapmak veya bir şeye ulaşmak istiyorsanız, kendi bileğinizin hakkıyla başarabilirsiniz.
-Kendinizden sadece siz sorumlusunuz. Geçmişinizde yaşanılmış kötü olaylar, hüzünlü anlar, yetersizlikler olabilir. Geçmişi geriye getirmek veya kontrol etmek mümkün değil, fakat bugün ve yarınların nasıl olacağı tamamen size bağlı. Sorumluluklarınızı üstünüze alın.

Siz yaşamınızın sorumluluğunu alıp yaratmazsanız, başkalarının yarattığı yaşamlarda yaşarsınız.

Kurban modunda yaşamak bir kısır döngüdür. Sürekli kendiniz için üzülmeye devam ederseniz bu düzen kolay değişmez. 
Bu döngüyü kırmayı başarırsanız önünüzde, artık zavallı bir kurban olmayan siz için bir çok imkanın  sunulduğu pırıl pırıl günler, yaratılmayı bekliyor.

"Büyüklük, sorumluluk alarak gerçekleşir."

 Sir Winston Churchill

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder