8 Nisan 2010 Perşembe

REHBER BİLGE



İnsanoğlu yaşamı boyunca hep bilginin peşinde koşmuştur. Günümüz insanı bu konuda çok şanslı. Eskiden hayal bile edemiyeceğimiz kaynaklar, bir tıklama ötemizde. Ulaşamıyorum gibi bir laf artık lugatlardan kalktı. Tam bir informasyon bombardımanı içinde yaşıyıoruz.
Gerçekten bilgiye ulaşma ve doğruları bulmak için teknolojinin gelişmesine rağmen hala hayat yolunda karşılaştığımız tökezlemelerde ve karşımıza çıkan yol ayrımlarında kendimizi bilgisiz, tecrübesiz ve şaşkın hissedebiliyoruz. Teknoloji, deneyimsel bilgiyi bize sağlayamadığı için hala bizden önce bu yollardan geçmiş insanların görüşlerini almak en geçerli yol.
"Hekimden sorma çekenden sor" demişler.
Tecrübenin kazandırdığı bilgiyi hiç bir üst düzey teknolojik oyuncak sağlayamıyor bizlere.
Bir düşünün bakın, hepinizin gereğinde başvuracağı, dertleşeceği, tecrübelerinden faydalanmaktan zevk duyacağı bir kişi vardır hayatında.
Söyleyeceği bir lafın trilyonlara bedel olduğu kişiler.
Hızır gibi yetişip, bizlere doğru yolun kapısını aralayan o sevgili dostlar.
Kendimize destek olarak gördüğümüz, zor anımızda yanımızda olmasını istiyeceğimiz kişiler.
Eğer böyle kişiler çevrenizde varsa çok şanslısınız.
Bu durumun çok güzel bir yönü olsa da şaşırtıcı gelecek ama bence bazı sıkıntıları da mevcut.
Başkalarının fikirlerinin ışığında ve yönetiminde yaşamak, kendi gücünü eline almamaktır.
"Nereden çıktı bu? Yardım eden, destekleyen insanlar olmasının ne gibi sakıncaları olabilir?"
Benim TAM İNSAN tanımımı yineleyeceğim.
"Hayatı  ayakları üzerinde yaşayabilmek için hiçbir şart, koşul, kişi veya duruma ihtiyacı olmadan, kendi gücünün bilincinde olan ve kendine yeten insan."
Aslında hepimizin en çok unuttuğu yardımcısı kendi içinde. Hepimizin içinde birer REHBER BİLGE saklı. Zor anınızda danıştığınızda size en doğruyu gösteren ve size en  uygun çözümü üreten, karşılık beklemeden her zaman yardıma hazır birisi.
Sakın bize yardımcı olan, fikirleriyle bize ışık tutan kişileri önemsemiyorum veya böylelerini hayatınızdan çıkarın dediğimi düşünmeyin. Hepsinin görüşleri gerçekten çok değerli ve yapıcı. Fakat herkesin karşılaştığı olayda üreteceği çözümler, kendi yaşam felsefelerinin yansıması olacaktır. Tek bir tane doğru yok. Herkesin doğrusunu sadece kendisi bulabilir.
Bununla ilgili çok sevdiğim bir hint hikayesi mevcut.
Hindistan'da bir kasabada yeni evlenen bir çift, evliliklerinin kutsanması için komşu dört kasabadaki yakınlarını ziyaret etmeye karar verirler. Eşeklerinin sırtına eşyalarını yükler ve yola çıkarlar.
İlk kasabadan geçerken kadın eşeğin üzerinde, kocası yerde yola devam ederken kasabadakiler kadını parmaklarıyla gösterip ayıplamışlar.
"Baksana kadına, kendisi eşeğe oturmuş, kocasını yürütüyor. Kocasına değer vermediği, kocasını yürütmesinden belli."
Kadın, bunun üzerine kocasını zoraki ikna edip, kendi yürümüş kocasını da eşeğin üstüne oturtmuş. Seyahate devam etmişler. Bir kaç kilometre sonra ikinci kasabaya varmışlar. Kasabadakiler bu sefer adamı ayıplamışlar
"Baksana adama. Güzelim karısını yürütüyor, kendisi eşeğin üzerine kurulmuş utanmadan"
Kasabadan çıktıktan sonra adam karar vermiş. Eşek, adam ve kadın yerde yürümeye başlamışlar. Üçüncü kasabaya varmışlar. Kasabalılar bu üçlüyle alay etmeye başlamışlar
"Baksanıza şu akılsızlara . Yanlarında güzelim eşek duruyorken hepsi yerde yürüyor. Eşeğin yardımını kullanmayacak kadar saflar."
Bunun  ardından  karı koca beraber, eşeğin üstüne binmişler.Bunun üzerine diğer kasabadakiler eşeğin haline üzülüp, çifti insafsızlıkla suçlamışlar. Bunun üzerine en son kasabaya gelmeden adam ve kadın bambu sopaları destek yapıp, sırtlarında eşeği taşımaya başlamışlar. Son kasabakiler bu durumu görünce ayıplamışlar ve alay etmişler. "Koskoca insanlar kendilerini taşıtacaklarına eşeği sırtlarında taşıyor." diye.
Yani siz başkalarının görüşlerini, kendi görüş ve bilgeliğinizin önüne alıp hayatınızı yönlendirirseniz, hiç bir zaman kendiniz için en doğruyu bulamazsınız. Burada yapılması gereken, başkalarının fikir, söz ve desteklerini yok saymadan  kendi bilgeliğinizin ışığında yaşamınızı yürütmek. Yani içinizdeki rehber bilgenin onayını alarak karar vermek.
Peki, hep içimizdeki bilgeden bahsettik, nasıl ulaşacağız bu bilgeye?
Bunun için bir çok yöntem yazılıp çizilse de öyle komplike yöntemlere ihtiyacınız yok. Size benim en çok sevdiğim yöntemi basitçe anlatmaya çalışacağım:
-Kendinize rahatsız edilmeyeceğiniz, sessiz bir ortam bulup oturun ve zihninizin sakinleşmesine izin verin.
- Sessizlik içinde kendinizi nefes alış verişinize odaklayın.
- Nefesinizi zihninizde herhangi bir aşırılık kalmayıncaya dek izleyin. Barış dolu, huzur dolu duruma ulaşana kadar bu konumu koruyun.
- Yaşamınızda çözülmesi gereken sorun veya yapılması gerekenle ilgili sorunuzu kendinize yöneltin. Ardından sessizce beklemede kalın. Aklınıza ilk gelen fikir, vizyon, duyguyu farkedin.
-Bu algıları inceleyip size ne ifade ettiklerini düşünün. İşte cevap bu anlamda yatıyor.

İşte bu kadar basit. Bu iç bilgeliğinizi kullanma işinde ustalık  zaman içinde gelişecektir .
Ne kadar sık bu yolu kullanırsanız hem iç sesinizi duymaya alışırsınız, hem de cevapların anlamlarına o kadar çabuk ulaşırsınız.

İnsan, gücünün farkına varsa ve kendini kullanma klavuzunu iyice öğrense yapabileceklerinin sınırı olmadığını bilmeli.
Aslında tüm sırların cevabı içimizde.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder