21 Nisan 2010 Çarşamba

AYIN YANSIMASI



Hiç ayın sakin bir suyun yüzündeki yansımasını izlediniz mi?
Nasıl güzeldir ve huzur vericidir. Suyun üstünde bir inci gibi parıldar. Gökteki ay suyun içine düşmüş oradan sizi selamlıyor gibidir.
Fakat aniden bir dalga  oluştuğunda veya suyun yüzeyi hareketlendiğinde ayın görüntüsü bulanıklaşır. Ay bozuldu zannedersiniz ama gökyüzünde ay parlamaya devam eder. Sadece sureti bozulmuştur, esası sağlamlığını korur.
Eğer kişi yansımanın ay olduğunu düşünürse, ayın yapısının bozulmasına endişelenir. Halbuki ay  pırıl pırıl gökyüzünde hiç değişmeden dünyaya ışığını yansıtmaya devam etmektedir.

Hepimiz bedenin sınırlamaları içinde akıl ve zekanın koyduğu kurallarla dünya deneyimimizi yaşıyoruz. Hem öyle bir sınırlama ki sonsuz potansiyelleri olan bir varlığın dünya deneyimini yaşayabilmesi için, kendisine göre çok ilkel yapıda ve dar frekanslı bir aracıya girdiğini düşünün. Tabii bu nasıl mümkün olabilir; unutarak. Eğer tüm potansiyelin bilgisine sahip olunsaydı herhalde yaşadığımız her günü bir hapishanede geçiriyormuş hissinden kurtulamazdık. Dünya deneyimi Tanrısal öze sahip yapının, ilkel bir hayvansı yapı içinde deneyimlemesi üzerine dayalı aslında. O yüzden buna katlanılması için UNUTULMALI.
Yaşadığımız Dünya bir illüzyon. Herşey, her olay bizlerin görevlerini ve yaşamı deneyimlemesi için kurulmuş bir dev arena. Bunun için bu sahnede rolümüzü yapabilmeye uygun beden kıyafetlerini giymek zorundayız. Yani bedenimiz birer Dünyasal AVATAR.
Aslında birey  üstbenliğin yarattığı bir illüzyondur. Birey deneyimlerinin yarattığı bilgiyi üstbenliğe aktarır, oradan da bu bilgi birliğe ulaşır. Evrenin çalışma prensibi deneyimsel bilginin oluşup Tanrısal birliğe ulaşmasıdır.
Algılarımız, duygularımız ve düşüncelerimiz bizlerin birliğin  parçası olan tarafımızı deneyimlememize engel olur. Dünyasal nimetlere ve duygulanımlara bağlanan  kişi dünyasal acı ve zevki deneyimler. Dünyasal yapımız sürekli bir değişim içindedir. Bu değişen maddesel taraf gerçek BEN'den farklıdır. Gerçek doğamız bu değildir. Bu değişimler içinde BEN den uzaklaşırız. Çocuktuk, şimdi erişkiniz ve yaşlanacağız.
Tüm bu değişimler içinde BEN aynı kalır ve sadece değişimi deneyimler. Bizim yaşam içinde yapmamız  ve anlamamız gereken, içimizdeki değişmeyen parçamızdır ve onu yaşamın içinde temsil etmektir.
Ben  değişmeden kalır. Vücut, zeka, zihin değişir fakat Ben hep aynıdır.
Bu gerçeğe varan kişi, BEN seviyesinde yaşamaya başlar ve dünyadaki olaylara ve değişimlere tanıklık konumunda kalır. Dünya deneyimini yaşamayı sürdüren bir tarafı olduğu gibi sonsuz huzur ve mutluluk içinde bunlara tanıklık eden bir tarafı da öylece durmaktadır
Dünya'nın değişimleri içsel oluş halimizdeki huzuru etkileyemez.
Az önceki ayın yansımasında esas bahsettiğim BEN ayı, sudaki yansıması da Dünyasal halimizi sembolize eder. Sudaki yansımalar nasıl değişirse değişsin Ay hep aynı kalacaktır.
En büyük yanılgı ise gerçek BEN'in, sudaki yansıma olduğunu zannetmektir.


Sevgiyle kalın


Erkan Sarıyıldız


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder