6 Nisan 2010 Salı

PARADOKS ÖNERİLER



Toplumsal yapı ve insan zihni ödüllendirme mantığı ile çalışır. Ne kadar gelişmiş bir yapıya sahip olsak da başkalarının onayı her zaman önemli kalır. En ufak bir şey yaptığımızda yapmış olmamızın keyfi çok olsa da, bu keyif başkalarıyla paylaşıp onaylandığımızda kat be kat artar. Ödüllendirilme ve takdir, itici bir güç gibi görünse de aynı zamanda çok ciddi birer engelleyicidir. Eğer bu düzlem içinde tıkanırsak, içimizde yaptıklarımızın takdire uygun hale getirilme isteği belirir. Aslında bu da sizin özgür yaratımınızı, şekle sokmanızın başlangıcıdır.
Yaratım şekle girmeye başlarsa da özgürlükten bahsedilemez.
Özgür ruhun yapacağı kendi yaratımını başkalarının onayını düşünmeden yaratmasıdır.
İnsan gelişimi için sosyal bir varlık halinde yaşamını sürdürmelidir. Hep söylediğim gibi gelişmemiz için başkalarına ihtiyacımız var. Bir mağarada kapanarak ruhsal gelişimimizi sağlayamayız. Bu sadece ütopiden öteye gidemez. Fakat toplum içinde de gelişmi sağlamak için başkalarının kuralları yerine kendimizin koyduğu kurallar çerçevesinde yaşamalıyız ki özgün yapımızı koruyabilelim. Yoksa toplum dediğimiz insanlar grubu hepimizi aynı pota içinde eritir. Toplum, içindeki ayrıksılıkları kabul etmez.
Toplum farklılıkları onaylamaz.
Toplum değişimi durdurmaya çalışır.
Bu tanımlar EGO tanımlarına ne kadar çok uyuyor, değil mi?
O zaman anlıyoruz ki insanın iki adet durdurucusu var:
EGO ve Toplum.
Özellikle, düşmanı vardır demiyorum. Çünkü bu iki yapı da düşmanlık amacıyla bu eylemi gerçekleştirmiyorlar. Aslında düzenin yıkılmasını engellemek için fren mekanizmaları olarak çalışan statükocu yapılardır. Değişince yıkılacaklarını, öleceklerini zannederler. Aslında bunlar kendilerini koruma mekanizmalarıdır.
Bizler eğer tam olursak ve kararımızda yüzde yüz durabilirsek bu iki yapı da engelleri teker teker kaldırır. Anahtar yine bizim TAM olmamızdan geçiyor. Yalnız değişim ve yaratım çabası içinde eğer ayaklarımız tökezler ve kararlılığımız azalırsa, çarklar eskisi gibi hatta daha kuvvetli çalışıp yine sizi potanın içine sürükleyecektir. Başından sonuna kararlılık esas.
Yaptığımız herşeyi kendi istediğimiz için ve doğrularımızda ödün vermeden yapmalıyız. Burada  başkalarının düşünceleri, takdiri belirleyici olmamalı.
Siz birisine bir iyilik yapıyorsanız, burada bunun sebebi karşınızdakinin takdirini kazanmak veya bu iyiliğin karşılığını beklemekse  özünüze aykırı hareket ediyorsunuz demektir. Çünkü insanın yaşam içindeki hareketlerinin hepsinde herşeyi aslında kendi istediği için yapıyor olması gerekiyor. Başka türlüsü sizi ve başkalarını tutsaklığa sürükler. Sizin kendi isteğinizle yaptığınız bir hareket, karşınızdakinden beklenti  oluşturmamalı.
Yani siz doğrularınıza göre yapın ve yolunuza devam edin. Bundan sonra olacakların beklentisini duymadan ve siz olarak.
Sizlere yaşantımızda önemli ipuçları verecek, fakat dıştan görüldüğünde paradoksmuş gibi gelen bazı önerilerim var. (Kent M Keith'in yazısından derledim)

-İnsanlar mantıksız, benmerkezli ve saçma hareketler edebilir. Onları sevmeye devam edin.
-Eğer bir şeyleri iyi yapıyorsunuz, insanlar sizi içlerindeki kıskançlık ve zararlı dürtülerle suçlamaya başlarlar. Siz yapmaya devam edin.
-Eğer başarılıysanız yalancı dostlar ve gerçek düşmanlar kazanırsınız. Başarmaya devam edin.
-Bugün yaptığınız iyi bir şey, yarın unutulacak olsa da siz yapmaya devam edin.
-Dürüstlük ve sammiyet sizi savunmasız hale getirebilir. Siz dürüst ve samimi olmayı sürdürün.
-Büyük insanların büyük fikirlerine küçük düşünen küçük insanlar tarafından zarar verilmeye çalışılır. Siz büyük düşünmeye devam edin.
-İnsanlar zavallıları sever fakat başarılıları takip eder. Siz zavallılar için savaşmaya devam edin.
-Senelerdir emek verip kurduğunuz bir yapı, bir anda yıkılabilir. Siz kurmaya devam edin.
-İnsanlara ihtiyaçları için yardım ederken, size zarar verebilir. Siz yardım etmeye devam edin.
- Topluma en iyinizi verdiğiniz halde, size tekme vurulabilir. Siz en iyinizi vermeye devam edin.

Biraz değişik öneriler değil mi?
Esasında hepsinin özünde "Siz olduğunuz gibi olun ve olmayı sürdürün." yatıyor.
Yaşamınızdaki kural koyucu siz olun.
Sizin kendi kararlılığınızda olmanız yavaş yavaş toplumu da değiştirecektir. Her bireyin bu inançla olduğu bir toplumu kim tutabilir?

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder