6 Mayıs 2010 Perşembe

LIFE IS LIFE (Hayat hayattır)


Yaşam dediğimde aklınızdan neler geçiyor?
Sizin yaşam tanımınız ne?
Bir tanımlama düşündünüz mü, yoksa geldim gidiyorum havasında mıyız?
Bu konuda yaptığım sohbetlerde en çok karşılaştığım yaşam tanımı:
"Doğum ölüm arasında, bir şeyler öğrenmek için geldiğimiz, hedefler ve gerçekleşmeleri üzerine kurulu doğrusal bir süreç " olarak  şekilleniyor.
Şu an ki insani zihinsel gelişim süreci içinde en popüler tanım bu. Çünkü insan zihni, sebep sonuç üzerine programlı. Herşeyin bir nedeni ve sonucu olmalı. Zaman tanımımız da buna paralel olarak doğrusal (lineer) yani dün-bugün-yarın çizgisi içinde ilerlediği şekliyle belirlenmiş.
O yüzden zihinler geleceğe programlı, o yüzden anın değerini bilemiyoruz, o yüzden sürekli hayatta neden-sonuç hapsinde geçiriyoruz günlerimizi. Hep daha iyiye, akşama, sabaha, yarına, yeni yıla ulaşma telaşı içinde yitirilen anlarımızın ardından bakakalıyoruz.
Yaşamın amacının bir eğitim süreci olduğu düşüncesi bizlere daha çocukluktan itibaren kodlanmış. Özgür düşünce üretimi yerine, varolmuş düşünce kalıplarını nasıl içselleştirdiğimizle toplumsal rollerimiz belirlenmiş.
Artık zihinlerde devrimin zamanı geldi.

Zaman bir yanılsamadır.

Hayat bir okul değildir.

Hayat öğrenilmesi gereken derslerin öğrenilip, ardından daha üst bir varoluşsal seviyeye çıktığımız bir okul değil. Gidilecek bir yer, ulaşılacak bir hedef, girilecek bir cennet, öğrenilecek dersler yok. Cennete girme telaşını bırakın, herşey şu anda ve zaten içindesiniz.

Siz sonsuzsunuz. Siz sevgisiniz. Siz neşesiniz. Siz Tanrısal öz içeriyorsunuz.

Sadece, kendini deneyimlemek var.
Kendin olmak, kendini gözlemek, kendinden keyif almak, kendini daha çok tanımak var.
Tabii ki gelişim sonucu daha farkındalığı olan, sevgi yüklenmiş, titreşimi artmış bir hale geliyoruz ama aslında olan şey gerçekte olduğumuz öze uyumlu yaşamak yani doğal halimizi hatırlamak. Siz unuttuğunuz  özelliklerinizi yeniden hatırlıyorsunuz ve kendiniz oluyorsunuz. Bunları yaparak sizin taşımadığınız bir özellik eklemiyorsunuz varlığınıza.

Bizler kendimizin farkındalığına varan bilinçleriz, unuttuğu ilahi yanlarını hatırlayarak özündeki coşkuya ve sevgiye dönmeye çalışan ilahi varlıklarız.

Hayatın amacı bir şeyleri başarmak veya başarmamak değil. Buradayız ve tek amacımız kendimizi deneyimlemek.
Hepsi bu. Yaptığımız her şey, karşımıza çıkan herkes, yaşadığımız her deneyim sadece kendimizi deneyimlemek için var.
Hayatta testler yok, bu deneme gibi gelişen süreçler sadece sizin kendinizin farklı yönlerinizi deneyimlemek için oluşmuş fırsatlardır.
Sizler yaşam deneyiminizde kendinize yeni bir şey katmıyorsunuz. Sizler herşeye zaten sahipsiniz. Kendinizin esas haline uyanmaya ve gerçekte olduğunuz halinizi hatırlamaya çalışıyorsunuz.
Hayatta varılacak bir hedef de yok. Bir yarışın sonundaki alana ulaşmaya çalışmıyoruz. Amacımız sadece yarıştan zevk alabilmek.
Her an, şimdiler içinde kendimizin olabilecek her yönünü deneyimlemeye uğraşıyoruz. Kendi özelliklerimizi fiziksel hale getirerek deneyim üretiyoruz. Buradan aldığımız deneyimsel kazanımları Tanrısal birliğe ekliyoruz. Bu deneyimin parçası olduğumuz için Tanrı'ya şükürler olsun.
Hep söylüyorum yine söyleyeceğim.
Hayatın amacı yaşamak. Varılacak yer yok, sadece yaşama süreci var.
Yaşadığınız her andan zevk alın, çünkü hakkediyorsunuz.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder