31 Mayıs 2010 Pazartesi

SİSTEMLERDEN KAÇIŞ




Kişisel ve ruhani gelişim olayını tanımlamaya çalıştığımda hep söylediğim gibi, soyunma ve tekrar giyinme süreci olarak kafamda şekilleniyor. Çocuklukta sahip olduğunuz saflığın  üzerine, toplum, aile ve sistemlerin şekle sokmak için  size sorulmadan giydirilen kalıpların çıkarılıp, kendi gücünüzün farkındalığıyla yeniden şekillendirilmesi olarak özetleyebilirim. Toplum, kendinden ayrıksı olanı reddedeceği için, tüm fertlerini aynı şablona uydurmaya çalışır. Çünkü kendine uymayan ve farklı olan, standard yapı için bir tehdit unsurudur. Bu yüzden de doğruluğu tamamen izafi olan NORMAL'ler oluşturulur. Bu normallerin temel fonksiyonu her bireyin toplumun kabul ettiği yapının, yani oluşturulan sistemin küçük birer temsilcileri olmalarını sağlamaktır.
 Her toplumun ahlaki değerleri ve yapıları kendilerine özgü. Aslında toplumların normalleri de tamamen izafi. Beni çok etkileyen ilginç bir filmden bahsetmek istiyorum. Filmin adı "Madeinusa (2006)". Peru'da And Dağlarında yaşayan bir toplumsal yapının incelendiği filmdeki gelenek bizim kendi toplumsal yapımıza ne kadar aykırı görünse de o bölgede normal karşılanıyor. Genç kızlar evlenmden önce bekaretlerini kendi babaları bozduktan sonra kocasıyla ilişkiye girebiliyor. Yani ensest ilişki orada normal bir yapı. Biz bulunduğumuz toplumsal yapı içinde yanlış olduğunu söyleme hakkına sahip olduğumuzu zannetsek de onların bulunduğu konumda bu doğru kabul ediliyor. Tam bir ahlaki izafiyet durumu mevcut. Bu söylemlerin ulaşmak istediği nokta, toplum kendi normallerini kendi yapısı ve etkilendiği inanç sistemleriyle belirler. O yüzden tek bir evrensel doğru yok. Bizlerin yapması gereken madem ki evrensel bir doğru yok o zaman kendi kişisel gelişimimiz paralelinde toplumsal kuralları kendi filtremizden geçirip yeniden yapılandırmak.
Spiritüel gelişim içinde çok hassas bir dönemden de bahsetmek istiyorum. Hepimizin dikkat etmesi gereken bir alan bu. Biliyorsunuz evrensel bilinç perdeleri inceldiği için artık etrafınızda o kadar çok spiritüel öğreti ve akım var ki. Toplumsal değer ve kalıplardan kurtulma ve kendini yeniden tanımlama çalışmalarının yoğun uğraşları ardından bir kısım insan, kurulu spiritüel sistemlerin içine balıklama dalmakta. İnsanoğlu korunmuşluk duygusunu bu sefer de bu sistemler içinde tamamlamakta. Yani aslında bu  bir sistemden diğer bir sisteme geçiş.
Bir tarafta eski yapınıza uyan bir sistem diğer tarafta kendi sistemi ve kalıpları olan bir başka sistem. Sonuç olarak değişen bir şey yok. Siz yine bir sistemin içinde yaşamınızı sürdürürsünüz.
Genelde de bu sistemlerin başında karizmatik, iyi hitap yetenekleri olan ve yine gücünüzü kendisine teslim edeceğiniz bazı insanlar yer alır. Bu zorlu yolda giderken daha önce buralardan geçmiş tecrübeli ve size kısa yollar önerebilecek insanlar tabii ki çok önemli. Bu kişilerden yönelim almak tabii ki gerekiyor. Aynı sonuca dolambaçlı yollardan giderek yolda olası çıkmazlara girmek yerine, denenmiş yolları uygulamak paha biçilmez değerde. Benim burada  yanlış olarak gördüğüm, kendi gücünü eline almamak. Hepimizin amacı kendi gücünün farkına varıp gücünü kimseye vermeden eline almaksa, başkasının himayesinde ve yine güçsüz bir yaşamı tercih etmek bana doğru gelmiyor. Bu durumun tehlikesi, hayatın her basamağında kendi doğrularını kendi savaşımlarını vererek kazanmak yerine her an başkasına bağımlı olmayı getiriyor  olması. Zor bir anında o kişiye danışılmadan hiçbir şey yapılamıyor, kendi kararlarından çok o kişinin kararları önem kazanıyor vs.vs.....
Haydi biraz toparlanalım. Hayatımızın her anında kendimizin efendisi olmaktan vazgeçmeyelim. Sistemler içine alır ve sizi sisteme entegre eder. Artık siz olmaktansa sistemin parçası olursunuz. Yani sistem sizi sindirir ve geriye sadece posanız kalır.
Lütfen gücünüzü elinize alın. Herşeyi bizzat kendiniz yapacak ve herşeyi yeniden kuracak güce sahipsiniz.
Hep söylüyorum ve bir daha söylüyorum.

Başkalarının tutsağı olacağınıza, kendinizin efendisi olun.


Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız

3 yorum:

  1. ensest örneğini empati bile yapamadım kafam çok kalıplı kırmak mümkünmü?

    YanıtlaSil
  2. Burada ensest örneğini empati yapılsın diye vermedim,lütfen yanlış anlaşımasın.Kültürel farkların toplumlarda izafiyet yarattığını ifade etmeye çalıştım. Bizim aile ve ahlaki yapımızda tamamen yanlış ve olamaz diye düşündüğümüz bir olguyu başka bir toplum NORMAl olarak değerlendirebiliyoru göstermeye çalıştım.Filmi bulabilirseniz izleyin gerçekten ilginç bir film.
    Sevgilerimle
    Erkan

    YanıtlaSil
  3. Size sonuna kadar katılıyorum. Bazılarımız önsezileri doğrultusunda, içindeki gücün varlığına hergeçen gün biraz daha yaklaşıyor. Bazılarımız ise; belki de algıları daha kapalı olduğu için, bu gerçeği görmekte biraz zorlanıyor.

    Yazılarınız bana ışık tuttuğu gibi umarım daha çok insana da ulaşır ve onlara da ışık tutar.

    Teşekkürler..
    Esra

    YanıtlaSil