22 Aralık 2009 Salı

BAY DOĞRU-BAYAN DOĞRU



İnsanlar sürekli sorar
"Benim ruh eşim nerede, nerede bulacağım onu ?"

Hep kafasında ideal bir tipleme, kurallar silsilesi vardır. Bunlara sahip olmayan, gerçek aşkım olamaz der. Böylece insan silüetleri hayatımızdan geçer gider. Bu arada gerçek ruh eşiniz de belki bu geçitte aralarda kaybolur.

Bu arayış biz eğer onu almaya hazır değilsek boşunadır.

Hep doğru insanı aramakla geçer bir ömür. Elimizdekiler, yanımızdakiler aradığımız değildir. Belki doğru insan karşınızda da göremiyorsunuz hiç düşündünüz mü ?
Dışarda bizi kurtaracak özel bir insan olduğunu düşünmek, aşkın önüne koyduğumuz bir engeldir. Egomuzun bizi aşktan uzak tutmak için kullandığı bir yoldur. Evet, Ego bizi aşktan uzak tutmaya çalışır. Bunun sebebi aşkın yaratacağı kendini vermişliğin ve başkasını kendinden çok önemsemenin egoyu öldüreceği endişesi. Sevgili Egomuz karışıklığı ve düzensizliği sevmez. Hep eskisi gibi tutmaya çalışır bizleri.

Ümitsizce aşkı ararız; fakat bu ümitsizlik aynı zamanda aşk karşımıza çıktığında onu yoketmeye uğraşır.
Ego farkındalığımızın önüne set çekerek gerçek aşkı bulmamıza engel olmaya çalışır.
Yaşadığımız ilişkilere yeterince romantik değil, doyurucu değil diyerek bizi soğutur.
Ego romantik aşk arayışını özel amaçları için kullanır. Karşımıza "Doğru Adam-Doğru Kadın" kalıpları çıkarır. Romantizmin daha yüce bir duygu olduğu yanılgısını bize düşündürerek ilişkilerimizi mahfeder.
Arkadaşlık ve romantizmin ilişkisini uzun saplı bir güle benzetebiliriz. Sap bölümü arkadaşlıktır, gül ise romantizm. Ego sadece duyguyla çalıştığı için, dikkatimizi direkt çiçeğe yöneltir. Fakat unutmayın çiçeğin beslenmesini sağlayacak tüm besinler sap aracılığıyla çiçeğe ulaşır. Eğer çiçeği sapından koparırsanız uzun süre yaşayamaz. Yani iyi bir arkadaşlık temeline oturmayan romantizm kısa süreli olacaktır. Uzun süreli bir romantizm ise gül tarlasına dönüşür. Mevsimi gelip çiçekler düşse de bir sonraki mevsimde tekrar tomurcuklanacaktır
Kimse mükemmel değildir. Kimse sürekli çekici kalmaz. Aşk ise karar vermektir. Gençlik, güzellik üzerine kurulu bir ilişki kısa süreli olacaktır.
Gerçekten derin bir ilişki yaşamak, karşınızdakinin, kendinin en iyisi olması için desteklemeyi öğrenmeyle gerçekleşir. İçlerindeki en mükemmel tarafları ortaya koyabilmek için yardım etmektir gerçek aşk.
Yüzyıllardır söylenen "Kurbağa Prens " masalını hatırlarsınız. Bu masalda prenses kurbağayı öper ve kurbağa yakışıklı bir Prens'e dönüşür. Bu hikaye bize aşkın kişilerin içindeki en güzeli ortaya çıkardığını söylemeye çalışmaktadır. Kişileri, yargılayarak, zorlayarak değişmelerini beklemek tamamen boşunadır. Yalnızca aşkla bu değişimi gerçekleştirebilirsiniz.
Gerçek aşk karşınızdakini bir kalıp içine sokmak değil, olduğu gibi deneyimlemek ve desteklemektir.

İşimiz aşkı aramak değil, aşkın gelmesi için önümüze koyduğumuz engelleri kaldırmaktır.


Artık aşkı bulamıyorum demiyeceksiniz herhalde ?
Çünkü aşk heryerde....


Erkan Sarıyıldız



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder