2 Aralık 2009 Çarşamba

SADECE 10 DAKİKA



Günlük hayat o kadar yoğun ki. Bir harala, bir gürele.
Kendimizle başbaşa kalmamak için ne kadar da sebebimiz var hayatta. Sabah kalk, hazırlan, işe git; aralıksız, nefessiz çalış, günlük olayları takip et, in, bin, sür, koş, al, ver, öde, yetiş, o da yetişebilirsen.
Yetmezmiş gibi daha da ciddi bir sabotaj: Her anımızda cep telefonları. Özel alanlarımızda bile yanımızda; ha çaldı ha çalacak. 1000 kontür, her yöne.

Kaotik bir yaşam içinde zavallı birer metropollüyüz.

Tamam anlıyorum. Zaman da öyle bir hızla akıyor ki. Aybaşı, ay sonu, hafta başı, hafta sonu. Hele tatiller başlamakla bitmesi arası bir nefes.

İMDAAAAATTTTT.........

Bir düşünün, günde ne kadar süre kendimizi dinliyoruz ?
1 saat mi ? Hadi dürüst olalım, kaç saniye ?
Ve ne kadar süre gerçekten istediklerimizi yapıyoruz ? Ne acınası değil mi ?
Binmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete.

Ruhumuzu beslemeden, özümüzü dinlemeden.

"Bir dur demenin" zamanı geldi de geçmekte.

Söz verin hepiniz, yapıyoruz.
Hergün bir 10 dakika, sadece 10 dakika oturalım. Gözlerimizi kapayalım. Sadece içimizi dinleyelim. Çok ürkütücü ve zor biliyorum ama emin olun yapabilirsiniz. Oturun ve sadece dinleyin.
Önce alışık olmadığınız bu sessizliği tanıyamazsınız .
Sonra farklı ve yabancı bir ses, cılız bir çocuk sesi gelir derinlerden. Ben senim der, Sen bensin.

O kadar yabancıyız ki kendimize ve içimizdeki masum çocuğa, bir o kadar da ırak.
Gelin her gün 10 dakika kendimize bir yolculuğa çıkalım ve arkadaşlık yapalım içimizdeki haylazla.
En büyük sorumluluğun kendimize ait olanı olduğunu unutmadan.

Söz, tamam mı ?

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder