19 Aralık 2009 Cumartesi

HUZURUN ÇERÇEVESİ




Hepimiz metropollerde yaşıyoruz. Bütün gün uğraşmak gereken onlarca sorun karşımıza çıkıyor.
Her taraf kalabalık, kimse kimsenin hakkına saygı duymuyor. Bunu en kolay gözleyebileceğiniz alan trafik. Önünüzü kesenler, şeritlerine uymayanlar, gereksiz sataşmalar, kural ihlalleri. Yolların durumu da cabası; gerekli gereksiz kazılar, yol daraltmalar, harala gürele. Bu arada yetişme stresleri.
Zar zor işinize gidebildiğinizde diğer bir savaş alanının ortasına düşersiniz. Yığınlarca yapılması gerekenler, telefonlar, çalışanların tembelliği, işverenlerin duyarsızlıkları, iş üstüne iş. Bir tarafta işin yoğunluğu, diğer tarafta işinizi elinizde tutabilme stresi. Bugün işinizi bıraksanız yerinize gelmek için can atan yüzlerce işçi kapıda bekliyor.

Kendinizin en güvenli alanları olan evlerinizde başka sorunlar. Ödenmesi gereken faturalar, yapılması gerekenler.

Zaman zaman hepinizin "Durdurun dünyayı inecek var" demesi gelmiyor mu ?

Bu kadar yoğun stres dolu yaşamlarımızı daha yaşanılası bir hale getirmek için sizlere basit bir yöntem önereceğim. Yöntem basit ama yaşamınızda mucizeler yaratıyor.
Bu yöntem aslında zihninizin bir açığını kullanmak üzere kurulu
"Zihin kafanızda yarattığınız sanal gerçekleri, GERÇEK olarak algılıyor"
Bize de bu saf zihni kullanmak kalıyor.
Hepimizin yaşantısında kendisini en rahat, en huzurlu, en güvende hissettiği anlar vardır. Hatırladıkça içinizi bir huzur kaplar. İşte kullanacaklarımız zihnin saflığı ve bu anlar.
Kendinizi bir yoklayın hangi anlar size bu güzellikleri yaşatıyor ?
"Çocuğuma sarılmak"
"Denize karşı oturup ufku seyretmek"
"Sıcak bir ateş karşısında içkimi yudumlamak"
"Güzel bir film seyretmek"
Hadi biraz daha zorlayın kendinizi. Eminim bir çok güzellik bulacaksınız derinlere inersek.
"Pazar sabahı yatağımda uyanmak ve miskinlik yapmak"
"Güzel bir kitap okumak"
Biraz oburlarınız "Sevdiğim yemeği yemek"
 

Ve daha niceleri. Olayın ne olduğu önemli değil, önemli olan size yaşattığı duygular.
Gözlerinizi kapatın ve en sevilen olarak belirlediğiniz o ana gidin. Anın tüm duygularını tek tek hissetmeye çalışın. Ortamın ışığını, kokusunu, seslerini zihninize çağırın.
Ne kadar güzel değil mi ?
İlk başta bu hisleri çağırmak kolay olmayacaktır. Zaman içinde daha iyi olacaksınız merak etmeyin. Kafanızda o anın tüm dokusunu yavaş yavaş oluşturun.
Şimdi içinizde uyandırdığı hazza odaklanın. Kabaran duyguları izleyin.
Gittikçe daha iyi oluyor değil mi ?
Oluşturduğumuz bu duygu paketini bir resim çeker gibi çerçeveye alın ve kaydedin. İşte ilk çerçevemiz hazır.
"Eee yaptım, şimdi ne olacak ?" diyorsunuz.
Bu çerçeve bizim ilk yardım malzememiz olarak saklanacak.
Artık trafik stresi, iş yerinin zorlamaları, ev dırdırlarına paydos.
Trafikte sıkıştınız mı ? Patron sizi bunalttı mı ?
Gözünüzü kapatın bu çerçeveyi çağırın. Hoop, işte en sevdiğiniz andasınız.
Bu kadar basit. Bu aracı kullandıkça gözünüzü kapamaya bile gerek duymadan huzur çerçevenizi çağırmaya başladığınızı göreceksiniz.
Bunu düzenli uyguladığınızda, yaşamınız eski kaotik durumundan kolayca kurtulur.
Şunu biliyoruz ki hayatı deneyimlememizi sağlıyan algılarımız, algılarımızın efendisi zihnimiz.
Zihnimizin efendisi ise BİZ leriz.
Yaşamınız sizi yöneteceğine, siz yaşamınızı yönetin.


Sevgiler

Erkan Sarıyıldız


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder