27 Aralık 2009 Pazar

BEYAZ AT








Hayatta küçük parçalarla yetinmeyin, büyük resmi görmeye çalışın.
Lao Tzu tarafından aktarılmış bu hikayeyi sizlerle paylaşma istedim :



Bir köyde yaşlı bir adam yaşamaktaymış. Adam çok fakirmiş ama kralın bile kıskandığı bir beyaz atı varmış. Kral defalarca bu ata pahalar biçse de adam atını satmamış.
"Bu at benim için bir at değil bir dost. Siz başkasına dostunuzu satabilirmisiniz ? " deyip, her defasında reddetmiş.

Bir sabah kalkmış ve ahırda atının olmadığını görmüş.
Bütün köy halkı bir ağızdan:
"Seni aptal adam. Bak atını satsaydın şimdi zengin olmuştun. Şimdi ne atın var ne paran. Ne büyük şanssızlık !"
"Bu kadar uzatmayın. Sadece ahırda at yok deyip geçin. Tüm dedikleriniz boş yargılar. Bu olayın şanssızlık mı, hayır mı olduğunu bilemeyiz. Bu sadece bir parça. Zaman gösterecek."
Bütün köy halkı buna gülmüş ve geçmiş.
15 gün sonra bir olay gerçekleşmiş ki herkesin ağzı açık kalmış. Beyaz at ahıra geri dönmüş. At sadece vahşi doğaya kaçmış ve yanında bir düzine yabani at getirmiş.
Köy halkı yaşlı adama:
"Haklıymışsın bu olay hayırlı bir olaymış. Seni üzdüğümüz için özür dileriz."
Yaşlı adam:
"Yine çok ileri gidiyorsunuz. Sadece at geldi deyin. Bunun hayır mı, şer mi olduğunu zaman gösterir. Siz sadece cümledeki bir kelimeye bakıp kitabı yargılıyorsunuz."
Köy halkı içlerinden yine yaşlı adama gülerek evlerine dönmüşler.
Gelen bir düzine at vahşi olduğu için yaşlı adamın oğlu onları ehlileştirmeye  başlamış. Fakat yine uğraşırken  attan düşmüş ve her iki bacağını kırmış.
Köy halkı:
"Haklıymışsın, bu atların gelmesi pek de hayırlı değilmiş. Oğlun bacaklarını bir süre kullanamayacak. Oğlun senin tek desteğin. Şimdi daha da fakirleştin.."

Yaşlı adam:
" Sizler hala parçaya bakıp tüm olayı yargılıyorsunuz. Kimse bu olayın hayır mı-şer mi  olduğunu bilemez. Hayat parça parça gelir, daha ötesini bilemezsiniz. Zaman sonucu gösterir."
Bir kaç hafta sonra beklenmedik bir gelişme olur ve ülke savaşa karar verir. Tüm ülkenin gençleri savaşa alınır, fakat yaşlı adamın oğlu bacakları kırık olduğu için savaşa alınmaz.
Kasaba halkı:
"Haklıymışsın yaşlı adam, bu olay hayırla sonuçlandı. Bak bizlerin çocukları savaşa alındı, seninki ise yanında."
Yaşlı adam:
"Siz olayları yargılamaktan hala bıkmadınız. Tanrı'dan başka kimse bu olayın hayırlı mı hayırsız mı olduğunu bilemez. Olayları yargılamayın yoksa bütünü göremezsiniz."

Eğer ufak parçalarda takılırsak hemen sonuca atlarız. Yargılamayı alışkanlık haline getirirseniz büyüyemezsiniz.
Zihin sürekli yargılamak ve bir sonuca bağlamak ister. Çünkü gelişmekte olan bir süreçte olmak zihini rahatsız eder. Gerçekte bu yolculuk asla bitmeyecektir. Bir yol bittiğinde diğeri başlar; bir kapı kapandığında diğeri açılır. Tepeye ulaştığınızı sanırsınız, daha yükseği sizi beklemektedir. Tanrı sonsuz bir yolculukdur. Cesur ruhlar bu yolculuğun sonucuyla değil içeriğiyle ilgilidir.

Doğru olan, anı yaşamak ve bu anla beraber büyümektir. Böyle düşünenler ancak sonsuz bilgeliğe ulaşabilir.






Sevgiyle kalın


Erkan Sarıyıldız




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder