5 Mart 2010 Cuma

EVCİLİK - FARKINDALIK OYUNU


Diyeceksiniz ki konu yine dolaştı, dolaştı ilişkilere geldi.
Aynı şeyler yazıyorsun sürekli de diyebilirsiniz fakat, yaşamın sırları kurduğumuz ilişkilerde saklı. Ben adlı puzzle'ın tüm parçalarını  ilişkilerinizde bularak tamamlıyabilirsiniz.
İlişkiler kendini gerçekleştirmenin en zor ve  en iyi yoludur. Çocukluk çağımızda hepimiz bu işin farkına varıp evcilik oynamıştık, hatırlarsınız. Birbirimize roller verip, karşımızdakini tanımaya çalışmıştık.
Seneler geçince esasında burada tanımaya çalıştığımızın kendimiz olduğunu anladım. Aslında karşınızdaki kişinin  size gösterdiği ipuçları, sizin kendi gizeminizi çözmenizi sağlar.
İlişkiler insanların içindeki ilahi özü görmek için büyük fırsatlardır.

Ölümsüz ruhlar olduğumuzu hatırladığımızda ilişkiler daha ilgi çekici hale gelir.
Hiçbir ilişki kazara oluşmaz ve önemsiz değildir.
Düşünsenize binlerce insanla karşılaşırsınız, iletişiminiz olur fakat, O kişiyle birlikte olursunuz. Tüm bunların altındaki ince hesaplamaları ve eş zamanlılıkları gözden geçirin. Çoğu zaman zaten bir ilişki kurulacaksa önüne hangi engelleri kurarsanız koyun, o ilişki kurulur. Tam tersi de doğru. Bu bize hiç bir şeyin tesadüfi olmadığını bir kere daha kanıtlıyor. Sizin gelişmenizde, size uygun hayat senaryosu sunabilecek  kişi hayatınıza mutlaka çekilecektir.
O yüzden özellikle birlikteliğinizi uzun soluklu kontratlarla bağladığınız evlilik ilişkisi bir kat daha önem kazanıyor.  Dünyasal düzlemden baktığınızda iki ayrı insanın, iki ayrı hikayenin birleşip tek bir hikaye haline dönmesi  hiç kolay değil. Zaman istiyor, çaba istiyor en önemlisi de sevgi istiyor bu birleşmenin sağlanması. Dengelerin kurulma süreci pek çetin geçse de ardından sular durulunca gerçekten evlilik bir ideal ortam.
Ama insan sürekli değişen bir varlık. Durduğu yerde durmuyor.  Bu dinamikler hep sabit kalacak zannetmeyin. Öyle ilginç süreçler yaşanıyor ki zaman içinde; her an  oynar zeminlerde  hissediyorsunuz kendinizi. Tam herşey oturdu yerine dediğinizde yeni bir değişim, yeni bir alışma süreci ardı ardına takip ediyor.
Bahsettiğim, bildiğimiz sıradan evlilik manzaralarına benzemiyor değil mi?
Hani kadının, erkeğin rollerinin üç aşağı beş yukarı belirlendiği, her zaman öngörülebilen tepkilerin beklendiği ortalama evliliklerden bahsetmiyorum. Her iki tarafın da kendini geliştirmek için uğraştığı , farkındalığın arttığı evlilikler bahsettiğim.
Gerçekten bir yanda klasik evlilik resmi, bir yanda bu yenilikçi farkındalık oyunu.
Bu tip gelişim süreçlerinde evliliğin yapısının sürekliliğini devam ettirmesi çok da kolay değil. O yüzden yoğun kişisel gelişim uğraşlarını iki taraflı gerçekleştirmeyen çiftler arasında ciddi ayrılıklar hatta evliliğin bitirilmesi sıklıkla görülüyor.
Burada ayırdına varılması gereken şu;
Biz evlendiğimiz kişinin kendi kafamızda tasarladığımız şekliyle olmasını mı, yoksa kendi gibi olmasını mı istiyoruz ?.
Kendi olarak ve kendi gelişimini tamamlaması için alan yaratmak esasıyla giden ilişkilerde sonuç harika. Fakat bu yolun kolay yol olmadığını kabul etmeli. Bunu şöyle düşünün iki kişi sürekli değişiyor ve yeni titreşim  seviyesinde ilişki yeniden kuruluyor. Dinamik tamamen değişiyor. Ardından toparlanma süreci geliyor.
Aynı zamanda evliliğin zaman içinde girdiği rutin tuzağına girmiyorsunuz. İkinizdeki oluşan sürekli değişimle farklı farklı insanlarla beraber oluyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz.

Bu tip yoğun çalışmaların ardından kişilerin kendilerini gerçekleştirme döneminden geçerken  geçici bir süre yüksek enerjili ve farklı olabileceğini biliyoruz. Bu durumda diğer tarafın kişiye  zaman tanıması ve özdeki sevgisinin gücünü kullanması gerekli.
Şunu unutmamalıyız bu yaşanan geçiş süreçleri hem karşınızdaki kişinin kendisini tanıması için hem de ilişkinizin daha iyi temellere oturması için gerçekleşiyor.
Yani herşey aslında daha aydınlık bir ilişki için .
Sevgi dolu ilişkilerde kişiler karşındakinin farklı bir kişi olduğunu  ve ihtiyaçlarının değişik olabileceğini unutmamalı.
Kimsenin kimseye sahip olmadığını, iki ayrı özgür bireyin bir ortak hayat paylaştığını aklımızdan çıkarmamalıyız..
Bir sorunla karşılaşıldığında ilişkiyi beslemeli, sabırlı ve yoğun iletişim içinde olmalıyız.
Bizler yeni, ışık toplumunun yaratıcılarıyız. Eski yapılar, tabular, kalıplar bizi geleceğe taşıyamaz. O yüzden önce kendimizin gelişimi için, sonra da ilişkilerimizin gelişimi için elimizden gelen çabayı göstermeliyiz.
En büyük değişimi de toplumsal yapının çekirdeği olan aile yapısında gerçekleştirmeliyiz. Çünkü geleceğimizi oluşturacak ışık elçileri olan çocuklarımız bu ortamda filizleniyor.
Her bireyin TAM olduğu, sırtlarından yükleri attığı, sırtı dik ve en önemlisi SEVGİ temelli ailelerle yeni çağı karşılayabiliriz.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder