21 Mart 2010 Pazar

PAZAR HİKAYELERİ - İKİ MELEK


Bir adam nereye gideceğini bilmeden, kafası karışmış bir şekilde yola çıkmış. Umutsuz ve huzursuzmuş. Önüne bir çok yol ayrımı geliyor, fakat ne tarafa gideceğini bilemediği için emin olamıyormuş. Sonunda meleklerden yardım istemiş.
"Sevgili melekler. Eğer gerçekten varsanız ve bana yardım edecekseniz ortaya çıkın. Size ihtiyacım var." demiş.
İki tane melek adamın hemen yanıbaşında belirmiş. Bu iki melek birbirleri ne çok benzemekle beraber aynı zamanda çok da farklılarmış. Adam bu iki meleğin birisinin ışık meleği, diğerinin karanlık meleği olduğunu hissetse de hangisi oldularını anlayamıyormuş.
Zaman geçtikçe adamın kafası daha da karışmış. Sonunda meleklere, doğru yolun hangisi olduğunu sormaya karar vermiş :
"Çağrıma uyup geldiğiniz için  öncelikle minnettarım. Çok teşekkürler. Size bir soru sormak istiyorum. Bana lütfen söyleyin, hangi yolu seçmeliyim? Bundan sonra yaşamımı geçireceğim yolu bulmak ve oraya varmak istiyorum."
Meleklerden bir tanesi görüntüsünü çok gösterişli bir hale getirerek:
"Senin bolluk ve ilerlemenin olduğu bir yere gitmek istediğini düşünüyorum. Hayattaki tüm amaçlarına ulaşabileceğin, insanların senin varlığına ihtiyaç duyduğu hatta güçlü bir kral olabileceğin, insanlara emirler verebileceğin bir yer var. Seni oraya yönlendirmek istiyorum."
Adam heyecanla:
"Bu dediklerin harika. Fakat bir tarafım diğer meleğin de fikrini sormam gerektiğini söylüyor."
Diğer melek öne çıkmış. Fakat görüntüsü üzgün ve melankolikmiş. Adama:
"Ben de gidebileceğin bir yer biliyorum. Burası soğuk, yorucu ve başında kralı olan bir yer. Burada yaşamak için çalışmak zorundasın ve yorulmalısın. Yaşayanlar sert mizaçlılar  ve pek dostcanlısı değiller. Fakat burada gayret göstererek istediğin yere ulaşabilirsin. Hangi yolu seçeceğine karar ver. İkimizi dinledikten sonra hangi tarafı seçmeye karar verdin?"
Adam:
"Gerçekten çok ilginç. Düşünmem lazım."
İçinden de:
"İlk melek bana güç, bereket, ün ve bolluk sundu. İkinci hüzünlü ve garip olan melek bana  çalışma, gayret gösterme gereken bir alan sundu. Zannedersem ben hangisinin ışık, hangisinin karanlık meleği olduğunu anladım."
Adam her iki meleğe de teşekkür ederek yoluna devam eder
Seneler geçer. Adam, ilk meleğin aydınlık meleği olduğunu düşünerek onun yolundan gider ve yüzlerce kişiyi yönetecek hale gelir; fakat ne yazık ki yanılmıştır. Çalışmak, yorulmak ve bir yerlere gelebilmek için kendini adamak ona zor gelmiş ve egoist, ukala ve çok hırslı bir kral olmuş.
Ölüm zamanı gelip çattığında her iki melek adamın yanında belirmiş.
Adam:
"Şimdi anlıyorum hanginizin ışık, hanginizin karanlık meleği olduğunuzu. Ben karanlık meleğin hayatımı yönlendirmesine izin verdim. Çalışmak ve bir yerlere ulaşmak için kendini adamak bana zor geldi. Kolay zafer ve zenginlik bana cazip geldi. Gerçekten de denilen konuma kolayca ulaştım. Emrimde hükmedebileceğim yüzlerce insan olsa da kendimi çok yalnız hisssediyorum. Hayatımın şu son anlarında yanımda hiç kimse yok. Şimdi anlıyorum  beni karanlık meleği kandırdı. Peki, sevgili ışık meleği neden benimle görüşürken öyle hüzünlü ve melankolik bir yüzün vardı ?"
Işık meleği yumuşak bir sesle.
"Söylediklerin doğru. Sana neden olduğunu açıklayacağım. İnsan evladı  kolayca başarıya ulaşabileceği , herşeyin altın bir tepside sunulduğu tarafı seçme eğilimindedir. Sen de beni şaşırtmadın ve bu tarafı seçtin. Fakat şimdi öğrendin ki:
Bazen ışık  kendini karanlık, karanlık da ışıkmış gibi gösterebilir.
Kararlarını verirken dışında sunulan ambalajın altında yatanı görmeye çalışmalısın."
Bizler de zaman zaman zenginliğe sahip olalım derken en önemli yanımızı , insani özelliklerimizi, ruhani yönlerimizi kaybediyoruz.
Esas zenginlik, insanın içindeki özün zenginliğidir.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız




2 yorum:

  1. Maalesef,insanoğlu hep parıltıya değer vermiş,Oiçindeki ışığı görememiştir.Önemli olanyaşarken fark etmek,zor olanı başarmaktır.elimizden geleni yapmaya çalışmalı
    O ışığı göçmeden görmeliyiz elinize sağlık tşk.sevgiyle dolun naciye

    YanıtlaSil
  2. maalesef,insanoğlu hep parıltıya değer vermş. O içindeki ışığı görememiştir.Önemli olan yaşarken fark etmek;zor olanı başarmaktır.Elimizden geleni yapmaya çalışmalı Oışığı göçmeden görmeliyiz eline sağlık Erkan tşkler. Sevgiyle dolun.

    YanıtlaSil