11 Mart 2010 Perşembe

ÖNCELİKLER, ÖNCELİKLER......



Çağdaş insanın sorunlarından sürekli bahsediyoruz. Gerçekten bu kadar bilgi, olay, değişim bombardımanı içinde insanın bu macera süreci  çok yoğun geçiyor.
Daha güne başlamadan yapılacak onlarca şeyin listesi var zihinlerde. Benim hiç beceremediğim hatta zaman zaman da kıskandığım bir şey, insanlar çantalarında "Yapılacaklar listelerini" yazdıkları ufak ajandalarla dolaşıyor. Bir kaç tanesini görme fırsatı bulduğumda o kadar başlık altalta sıralı ki. Yapılacaklar, edilecekler, alınacaklar, bırakılacaklar.......
Gün 24 saat, bir de uykuyu ve ulaşım için geçirilen süreleri çıkarırsak içinden (hadi en z 4-5 saat uyuduk diyelim) elimizde bunları yapacak 15-16 saat kalıyor. Zamanın da artık hızlandığı göze alınırsa insan yetiştiremeyeceğim telaşıyla başlıyor gününe.
Bu arada yapılacak listelerine yazamadığımız gereklilikleri unutmayalım.
Bunları maddeleştiremediğimizden aslında en önemli oldukları halde bu listelere geçiremiyoruz.
Öncelikle evli ve çocuklu ortalama bir aileyi örnek aldığımızda çocuğunuzun iyi sağlıklı ve ruhsal açıdan beslenmiş şekilde yaşamını sürdürmesi için mutlaka onunla geçirilmesi gereken saatler var.
Eşinizin sevgi, güven ihtiyacını karşılamanız gereken yakınlaşma anları var.
Birincil yakınlarınızın yaşam yolundaki gelişimlerinin takibi, iletişimin sağlanması ve ilgilenilmesi var.
Birincil dedim belki şaşırtıcı gelmiştir. Gerçekten çağdaş ve çalışan bir insan anca birincil yakınları ile ilgilenebilme lüksüne sahip. Zaman ayıramama, sevgi noksanlığından değil, sadece zaman pastasında yer alamama sonucu oluşuyor.
En küçük dilimi ayırabildiğimiz alansa kendimizi dinleyeceğimiz, kendimizi besleyeceğimiz gelişimimizi sağlayacağımız, yaratmaya ayıracağımız  zamanlar. Hobilere zaman ayıralım bile diyemiyorum. Bunun yaşam koşturmasında bir lüks olduğunu unutmayalım.
Ve bu siklus her sabah yeniden başlıyor; bir koşuşturma, ardından uyku ve ardından yine sabah aynı listeler, zorunluluklar.
Bu kadar şeyin içinden bazen "Ben nasıl bunların altından kalkacağım ?" dediğimiz anlar hiç de az değil.
Binlerce zaman yönetimi yöntemi yazılıp çizilse de bu formüller gerçek hayatta biraz suni kalıyor. Herkesin formülünü kendisinin bulması lazım. Bir başkasının formülü kendi yaşamlarımıza uyamıyor.
Formül oluşturmak zor değil.
Bazı mecburiyetler, özellikle işiniz ve yaşamsal ihtiyaçlarınız karşılamak için kaynak oluşturan gelir amaçlı eylemleriniz, mutlaka yapılacaklar bölümünde.
Demek ki bizim planlamamız gereken bunların dışındaki zamanımız. Bunun seçiminde rehber olacak şey, sizin iç sesiniz.
Gözlerinizi kapatın ve hayatta neyin sizce en önemli olduğunu gözden geçirin. Ben buna öncelikler listesi diyorum.
Eğer hala çocuğunuz sizinle zaman geçirmek istiyorsa (ki büyüyünce bu zamanları mumla arayacaksınız) en ön sırada  önceliği ona vermeli. Gerçekten sizinle olmaya en çok ihtiyacı olan ve sizin sevginize, ilginize en çok muhtaç olan kişi çocuğunuz.
Sonra beraber yaşam sürdüğünüz iyi-kötü gün dostunuzla zaten çok az olan görüşme zamanınızı, birlikte birşeyleri paylaşarak geçirin. Tabii ki beraber olmak demekle, oturup Tv seyretmeden bahsetmiyorum. Aile bütünlüğünün simgesi olan  yemek masasını her akşam özenle kurun. Sohbetler edin, keyfini çıkarın yuva sıcaklığının. Dinleyin, anlatın, söyleyin.
Bütün bunlar tamam ama, kendinizi de en azından üçüncü sıraya koymalısınız. Her gün hoşunuza giden bir şeyle kısa süre bile olsa uğraşmak saatlerce dinlenmeye bedel.
Bunların dışındaki şeyleri sıralamada arka sıralara yerleştirmelisiniz. Eğer diğer şeyler öncelik sıralamanızda ilk 3'e giriyorsa, bu durumu tekrardan gözden geçirmelisiniz.
Benim öncelik liste önerim bunlar.
Dediğim gibi herkesin yaşam beklentileri, yaşam yolu ayrı. Herkesin listesi kendine özel.
Herkesin öncelik sıralaması farklı olacaktır eminim.
Fakat hayattaki zamanınızı önceliklerinize göre paylaştırın.

Bir günü 24 saate dengeli olarak sığdırmanın başka yolu yok.

Sevgiyle kalın

Erkan Sarıyıldız



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder